Мы свяжемся с вами в течение 20 минут.
Заполните форму
https://ru.freepik.com/free-photo/vertical-shot-of-handsome-pensive-unshaven-young-male-keeps-hands-pressed-together-looks-pensively-upwards-dressed-in-elegant-denim-shirt-isolated-over-pink-wall-with-copy-space-aside_10420859.htm
https://ru.freepik.com/free-photo/cheerful-happy-woman-with-toothy-smile-carries-takeaway-coffee-and-red-book-glad-to-finish-studying_10583259.htm
Собрали подборку интересных сказок и рассказов для эффективного изучения языка

Рассказы и сказки на турецком языке

Повысьте шансы на переезд в Турцию и трудоустройство.
Мы свяжемся с вами в течение 20 минут.

Тестовый урок проводится только для индивидуального формата обучения.
Оставьте заявку

Сказки на турецком языке

Bir zamanlar küçük bir köyde anne ve babası ile birlikte küçük bir kız yaşıyordu. O çok güzel ve sevimli bir kızdı. Onun küçük kırmızı bir şapkası vardı. Küçük kız her zaman başında bu kırmızı şapka ile gezerdi. Bu yüzden ona «Kırmızı Şapkalı Kız» dediler.

Günlerden bir gün küçük kıza annesi »Şu börekleri ve pastaları al, ninene götür» dedi. Küçük kız »Tamam, olur anneciğim, hemen götüreceğim» dedi. Küçük kız börekleri ve pastaları aldı ve onları bir sepete koydu. Annesini öptü, sepeti alıp evden çıktı.

Küçük kızın ninesi komşu köyde yaşıyordu. Bu köy biraz uzaktı. Küçük kız bu köye gitmek için önce ormandan geçmeliydi. Küçük kız ormana girdi. O ormanda yalnızdı fakat korkmuyordu. Ormanda birçok güzel çiçek vardı. Küçük kız hem yürüyor hem ninesine vermek için çiçek topluyordu. Birden küçük kızın karşısına bir kurt çıktı.

— Nereye gidiyorsun Kırmızı Şapkalı Kız?
— Nineme gidiyorum sayın kurt.
— Niçin ninene gidiyorsun?
— Nineme biraz börek ve pasta götürüyorum.
— Hımmm, güzel, ben de oraya gidiyorum. Sen bu yoldan git, ben bu yoldan gideceğim dedi kurt.

Kurt, kırmızı şapkalı kıza böyle söyleyip koşarak kısa yoldan köye gitti. Çünkü Kurt, küçük kız köye varmadan önce ninenin evine gitmek istiyordu. Küçük kız kısa yolu bilmiyordu. Bu yüzden o uzun yoldan köye gitti. Tabii ki köye ilk önce kurt vardı. Hemen küçük kızın ninesinin evine gidip kapıyı çaldı.

— Kim o? Kim var orada?
— Benim, torunun kırmızı şapkalı kız dedi kurt sesini incelterek.

Nine çok ihtiyardı. Bu yüzden zor görüyor ve zor işitiyordu. Kapıyı açtı. Kurt hemen içeri girip zavallı nineyi yedi. Kurt önce ninenin elbiselerini giydi sonra yatağa yatıp küçük kızı beklemeye başladı.
Küçük kız şarkı söyleyerek elinde çiçeklerle eve geldi. İçeri girmeden önce kapıyı çaldı. Kurt tekrar sesini incelterek:

— Kapı açık, benim sevgili torunum, içeri girebilirsin dedi.
Küçük kız içeri girdi. Sepeti ve çiçekleri masaya bıraktı. Yatağa yaklaştı.

— Hoş geldin sevgili torunum.
— Hoş bulduk nineciğim, nasılsın?
— İyiyim sevgili torunum.
— Niçin yatıyorsun nineciğim? Hasta mısın?
— Evet, biraz hastayım.
— Nineciğim senin sesin niye böyle kalın?
— Hastalıktan sevgili torunum.
— Nineciğim senin kulakların niye böyle uzun?
— Seni daha iyi duymak için sevgili torunum.
— Nineciğim senin gözlerin niye böyle büyük?
— Seni daha iyi görmek için sevgili torunum.
— Nineciğim senin dişlerin niye böyle sivri.

Kurt »seni yemek için» deyip birden yataktan çıktı ve küçük kıza saldırdı. Küçük kız çok korktu ve bağırdı. O sırada birkaç avcı onu duydu. Hemen eve koşup kurdu öldürdüler. Kurdun karnını bıçakla açtılar ve küçük kızın ninesini kurdun karnından çıkardılar. Nine hâlâ yaşıyordu.

Kırmızı şapkalı kız ve ninesi sarıldılar ve öpüştüler. Avcılara çok teşekkür ettiler. Çay yaptılar ve oturup afiyetle börekleri ve pastaları yediler. Kırmızı şapkalı kız bir hafta bu köyde kaldıktan sonra kendi köyüne döndü.

«KIRMIZI ŞAPKALI KIZ»

https://www.freepik.com/free-photo/little-red-riding-hood-with-wooden-basket-with-goodies_21075218.htm#query=%D0%BA%D1%80%D0%B0%D1%81%D0%BD%D0%B0%D1%8F%20%D1%88%D0%B0%D0%BF%D0%BE%D1%87%D0%BA%D0%B0&position=8&from_view=search&track=ais&uuid=37c46112-3600-40c3-b0c5-f3eaf71a36fe
köy — деревня
birlikte — вместе
sevimli — милый
börek — пирожок
pasta — пироженое
götürmek — относить
sepet — корзинка
komşu — соседний
orman -лес
korkmak — бояться
çiçek toplamak – собирать цветы
kurt — волк
varmak — достигать
torun – внук, внучка
inceltmek – сделать тонким
ihtiyar – пожилой, старый
zavallı — бедный
sivri — острый
avcı — охотник
öldürmek — убить
çıkarmak — достать
hâlâ – все еще
sarılmak — обниматься
Bir zamanlar, üç oğlu olan bir değirmenci varmış. Değirmenci ölünce büyük oğluna değirmen, ortanca oğluna eşek, küçük oğluna da kedi miras kalmış. Küçük oğlu bu duruma çok üzülmüş.

"Kedi ne işine yarar ki insanın?" diye yakınmış. "Pişirip yiyemezsin bile." Kedi bunu duymuş ve hemen cevap vermiş. "Kötü bir mirasa sahip olmadığınızı göreceksiniz efendim. Bana boş bir çuval ve bir çift de çizme verirseniz, neye yarayacağımı görürsünüz."

Şaşkınlıktan ağzı bir karış açık kalan çocuk, kedinin istediklerini yapmış. Kedi çizmeleri giyince ayna karşısına geçmiş ve kendini pek beğenmiş. Sonra kilerden taze bir marulla güzel bir havuç seçip ormanın yolunu tutmuş. Ormanda çuvalın ağzını açmış, marulla havucu çuvalın içine yerleştirip bir ağacın arkasına saklanmış. Çok geçmeden taze sebzelerin kokusunu alan küçük bir tavşan çuvalın yanına gelmiş, zıplayıp içine atlamış. Kedi saklandığı yerden çıkıp çuvalın ağzını sıkı sıkı bağlamış.

Ancak Çizmeli Kedi tavşanı efendisine götürmek yerine doğruca saraya gidip Kral'la görüşmek istediğini söylemiş. Kral'ın huzuruna çıktığında yere eğilerek, "Yüce Efendimiz, size Efendim Marki'den bir hediye getirdim," demiş. Bu hediye Kral'ın çok hoşuna gitmiş.


Üç ay boyunca Çizmeli Kedi saraya o kadar çok hediye götürmüş ki, Kral artık onun yolunu gözler olmuş. Derken Çizmeli Kedi'nin dört gözle beklediği gün nihayet gelmiş çatmış. "Bana sakın neden diye sormayın ve bu sabah ırmağa gidip yıkanın," demiş sahibine. Çizmeli Kedi, o sabah Kral'ın Prenses'le, yani kızıyla birlikte ırmağın kenarından geçeceğini biliyormuş.

O sabah, Kral'ın faytonu ırmağın yakınından geçerken Çizmeli Kedi telaşla yanlarına yaklaşmış. "Yardım edin! Yardım edin!" diye bağırmış. "Efendim Marki boğuluyor!" Kral hemen bir alay askerini ırmağa yollamış.

Fakat Çizmeli Kedi bununla da kalmamış. Kral'a, efendisi ırmakta yüzerken hırsızların onun elbiselerini çaldıklarını söylemiş. (Oysa Çizmeli Kedi, efendisinin elbiselerini çalıların arkasına kendisi gizlemiş!) Kral, hiç gecikmeden Marki'ye bir takım elbise yollamış. Tahmin edeceğiniz gibi Çizmeli Kedi'nin sahibi, kendisine Marki denmesine çok şaşırmış, ama akıllılık edip hiç sesini çıkarmamış.

Marki güzelce giydirildikten sonra Kral onu gideceği yere götürmek için faytonuna davet etmiş ve kızıyla tanıştırmış. Prenses, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş olan Marki'ye bir bakışta âşık olmuş.


O sırada Çizmeli Kedi koşa koşa oradan uzaklaşmış. Çok geçmeden büyük bir tarlada ot biçen insanlara rastlamış. "Beni dinleyin!" diye bağırmış. "Kral bu yöne doğru geliyor. Size bu tarlaların kime ait olduğunu sorarsa ona efendim Marki'ye ait olduğunu söyleyeceksiniz. Yoksa sizi dilim dilim doğrattırırım!"

Sonra Çizmeli Kedi bir süre daha koşmuş ve büyük bir tarlada buğday biçen adamlara rastlamış. Aynı şeyi onlara da söylemiş. Sonra tekrar koşmuş ve her rastgeldiği insana aynı şeyleri tekrarlamış. Derken Dev'in şatosuna varmış.

Kral'ın Faytonu Çizmeli Kedi'nin geçtiği yerlerden geçerken Kral her rastgeldiği insana, "Bu tarlalar kime ait?" diye soruyormuş. Her defasında da aynı cevabı alıyormuş. Kral, Marki'nin bu kadar çok toprağa sahip olmasına şaşırmış. (Çizmeli Kedi'nin sahibi de öyle!)

O sırada Çizmeil Kedi Dev'in şatosunda başka bir işler çevirmekle meşgulmüş. "Dev," demiş Çizmeli Kedi, Dev'in nefesinin kokusundan iğrendiğini gizlemeye çalışarak. "Senin aynı zamanda müthiş bir sihirbazlık gücünün olduğunu söylüyorlar, doğru mu?"

"Öyle diyorlarsa, öyledir," demiş Dev alçak gönüllülükle.

"Örneğin, istersen hemen bir aslana dönüşebildiğini söylüyorlar," demiş Çizmeli Kedi. Bunu söyler söylemez Dev hemen kendini bir aslana dönüştürüvermiş. Çizmeli Kedi kendini dolabın üzerine zor atmış. Dev tekrar eski haline dönünce dolaptan aşağı inmiş. "Mükemmel!" demiş Çizmeli Kedi. "Ama fare gibi küçük bir şeye dönüşmek senin gibi cüsseli biri için imkânsız olmalı!"

"İmkânsız mı?" diye gülmüş Dev. "Benim yapamadığım şey yoktur!" Dev bir anda fareye dönüşmüş, Çizmeli Kedi de onu hemen yutmuş.

Derken Kral, Dev'in şatosuna varmış. Şatonun artık kime ait olduğunu tahmin etmişsinizdir herhalde! Çizmeli Kedi Kral'ın faytonunu şatonun yolunda karşılamış. "Bu taraftan gelin," demiş. "Sizi bir ziyafet bekliyor." (Dev o gün birkaç arkadaşına bir ziyafet vermeyi planladığı için yemeklerle donatılmış büyük bir masa hazır bekliyormuş!")

O gün sonunda Çizmeli Kedi'nin sahibi marki Prenses'le nişanlanmış. Bir hafta sonra da evlenmişler. Çizmeli Kedi'ye ne mi olmuş? Dokuz canından dokuzunu da sefa içinde sürmüş ve bir daha da fare avlamasına gerek kalmamış — ara sıra avlamış, o da kedi olduğunu unutmamak için.

«ÇİZMELİ KEDİ»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
değirmenci — мельник
miras – наследство
sahip – владелец, хозяин
çuval — мешок
çizme — сапоги
şaşkınlık — удивление
ayna — зеркало
kiler — кладовка
zıplamak — прыгать
huzuruna çıkmak — получить аудиенцию
yere eğilmek — поклониться
marki – маркиз
ırmak — речка
kenar — берег
fayton — фаэтон, карета
boğulmak — тонуть
hırsız — вор
çalmak — красть
çalı — куст
gizlemek — прятать
gecikmeden — не мешкая, немедленно
davet etmek — пригласить
tanıştırmak — познакомить с кем-либо
iki dirhem bir çekirdek giyinmek — разодеться в пух и прах
tarla — поле
ot biçmek — косить траву
ait — принадлежащий
dilim dilim doğratmak — порубить на кусочки
buğday — пшеница
tekrarlamak — повторять
Dev — великан
şato — замок, дворец
toprak — земля
müthiş — ужасный
sihirbazlık — волшебство, магия
dönüşmek — превратиться
mükemmel — здорово! великолепно!
cüsseli — тучный
imkansiz — невозможно
yutmak— глотать, проглатывать
ziyafet — пир
sefa içinde — как сыр в масле
Bir ülkede bir kasabada vardı. Bu kasabada bir kulübe vardı. Bu kulübede fakir bir genç ve onun annesi yaşadı. O çok akıllı bir gençti. Ama o çok tembeldi. O sadece yemek yedi ve bütün gün uyudu, insanlar ona Keloğlan dediler. Çünkü onun saçı yoktu.


«ir gün, Keloğlan çarşıya gitti. Keloğlan çarşıda bir adam gördü. Adam bağırdı ve bir şeyler söyledi, insanlar onu dinlediler. Keloğlan merak etti. Bu yüzden, adamı dinlemek istedi. Adam:
— Bir iş var. Bu iş için bir adam gerek. Yüz altın veriyorum. Kim bu işi istiyor, diye sordu.
Kimse bu işi istemedi. Keloğlan «Yüz altın çok iyi.» diye düşündü. Sonra Keloğlan:
— Ben bu işi yapmak istiyorum, dedi. Adam Keloğlan'a baktı:
— Oğlum, bu iş senin için çok zor. Bu işi sadece akıllı, becerikli ve cesur adamlar yapıyor, dedi. Ama Keloğlan bu işi yapmak istedi, insanlar çok güldüler. Adam:
— Peki, o zaman bu işin senin. Ne zaman para istiyorsun? Şimdi mi, yoksa sonra mı? diye sordu. Keloğlan:
— Şimdi istiyorum. Çünkü ben benim anneme biraz para vermek istiyorum, dedi.


Keloğlan eve döndü. Onun annesi ile konuştu. Parayı verdi ve veda etti. Keloğlan adamları buldu. Daha sonra onlar hep birlikte hareket ettiler. Kervan iki gün yoldaydı. Üçüncü gün. Keloğlan yoruldu. Çünkü yolculuk çok zordu. Akşam oldu, hava karanlıktı. Kervan mola verdi. Keloğlar çok mutlu oldu, çünkü o biraz dinlenmek istedi, Bu arada, başkan:
— Keloğlan, şurada bir kuyu var. Sen onu görüyor musun, diye sordu Keloğlan:
— Evet, görüyorum. Ne oldu, diye sordu. Başkan:
— Şimdi sen oraya gidiyorsun. Sen korkak değilsin, değil mi, diye sordu. Keloğlan:
— Hayır, ben korkak değilim, dedi ve gitti.


Adamlar ona bir ip verdiler. Sonra Keloğlan aşağı indi. Keloğlan orada bir kapı gördü. Bir adam geldi. Adam Keloğlan'ı tuttu ve onu içeri aldı. Keloğlan ne oldu, anlamadı. Orada büyük bir bahçe vardı. Bu bahçede büyük bir saray vardı. Ayrıca orada çok güzel bir kız vardı. Kızın yanında bir adam vardı. Adam çok çirkindi. Çiçeklerin içinde bir tavus kuşu vardı.


Keloğlan onları izledi. Birden arkada çok yüksek bir ses duydu. Keloğ¬lan döndü ve baktı. O zaman, Keloğlan kocaman bir dev gördü. Dev:
— Adem oğlu! Bana söyle! Hangisi daha güzel, diye sordu. Keloğlan önce çok korktu:
— Gönül ne seviyorsa, o güzeldir, dedi. Dev bu yanıtı çok sevdi. Ona tekrar sordu:
— Şu kız çok güzel, şu tavus kuşu çok hoş. Ama şu adam çok çirkini Şimdi ne diyorsun, diye sordu. Keloğlan yine cevap verdi:
— Gönül ne seviyorsa, o güzeldir, dedi. Dev bu cevabı yine çok sev¬di. Sonra dev:
— Aferin, sen akıllı bir çocuksun, dedi. Dev, üç tane nar getirdi. Onları Keloğlan'a verdi:
— Sen bu narları al ve eve dön, dedi. Sonra dev gitti.


Keloğlan kapıya geldi. Kapıyı açtı. O anda bir kova gördü. Kervancılar su almak istediler. Keloğlan kovayı tuttu ve yukarı çıktı.
Kervancılar, Keloğlan'ı gördüler. Bu onlar için bir sürpriz oldu. Çünkü Keloğlan bir kurbandı. Su almak için bir kurban vermek gerekti. Başkan:
— Daha önce hiç kimse geri dönmedi. Evlat, sen nasıl geldin, diye sordu. Keloğlan güldü:
— Çok önemli değil, işte ben buradayım. Bu daha önemli, dedi. Onlar memlekete geri döndüler. Keloğlan eve gitti. Onun annesi onu
gördü ve ağladı. Çünkü kadın çok mutluydu.
Onlar önce yemek yediler, sonra Keloğlan bir nar aldı ve onu kesti. Narın içinde çok değerli mücevherler vardı. Keloğlan bu mücevherleri sattı. Onlar çok zengin oldular. Onlar çok mutlu bir hayat yaşadılar.

«KELOĞLAN VE DEV»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
kasaba – поселок
kulübe – изба
tembel – ленивый
kel – лысый
dev – великан
çarşı – рынок
merak etmek – интересоваться
gerek – нужно
becerikli – ловкий
cesur – смелый
veda etti – попрощаться
hareket etmek – двигаться, пускаться в путь
kervan – караван
yorulmak – уставать
yolculuk – путешествие
mola – привал, остановка
kuyu – колодец
korkak – трус
ip – веревка
aşağı – вниз
içeri – внутрь
saray – дворец
çirkin – уродливый
tavus kuşu – павлин
yüksek ses – громкий голос
kocaman – огромный
korkmak – бояться
gönül – сердце, душа
yanıt – ответ
Aferin! – Молодец!
nar – гранат
kova – ведро
yukarı – наверх
kurban – жертва
Evlat – сынок (обращение)
memleket – страна
ağlamak – плакать
kesmek – резать
değerli – ценный, дорогой
mücevherler – драгоценности
hayat — жизнь
I. bölüm

Uzun yıllar önce Çin'de bir kral vardı. Kralın sarayı çok büyük ve çok güzeldi. Çatısı altındı. Pencerelerinde bin tane lâmba vardı. Kori-dorları uzun ve bahçeleri sayısızdı.
Sarayın çevresinde yeşil bir orman ve mavi bir deniz vardı.

Ormanda sayısız hayvan vardı. Fakat hayvanların en meşhuru küçük gri bülbüldü. Sesi çok güzel ve harikaydi. İnsanlar her yerde bülbülün güzel şarkılarından bahsetti.
«alıkçılar deniz kenarında bülbülün güzel sesini dinledi. Herkes bülbülün güzel şarkılarını duydu ama kimse onu görmedi.

Bülbül Çin'de ve komşu ülkelerde meşhur oldu. Uzak ülkelerden insanlar bülbülü dinlemek için ormana geldiler. Şairler bülbül için şiirler yazdılar. Ülkede herkes bülbülün ününü duydu. Yalnız ülkenin kralı bundan haberdar değildi.


II. bölüm

Bir gün bir şair, kralın huzuruna çıktı ve ona bülbül şiirini okudu. Kral şiirden çok etkilendi. Şaire:
— Bu güzel kuş nerede yaşıyor? diye sordu.
— Bülbül bir ormanda yaşıyor, dedi şair.
— Hangi ormanda? dedi kral. Şair:
— Sizin ormanınızda, yüce kralım, dedi. Kral bu duruma çok kızdı. Vezirlerine:
— Neden daha önce bu bülbülden beni haberdar etmediniz? diye sordu.

Sonra başveziri yanına çağırdı. Ona:
— Güzel sesli bülbülü duydun mu? Diye sordu. Vezir:
— Evet, yüce kralım duydum. Fakat önemli görmedim. Bu yüzden size hiç bahsetmedim, dedi. Aslında başvezir krala yalan söyledi. Bülbülü hiç duymadı ve görmedi.

Kral:
— Hemen bana bülbülü getir! Yoksa başını keserim! diye bağırdı. Başvezir:
— Peki, yüce kralım, dedi. Başını eğdi ve gitti.
«aşvezir bülbülü aramaya başladı. Sarayda insanlara sordu. Bahçıvanlara, askerlere, aşçılara hatta çocuklara bile sordu. Herkes:
— Elbette biz bülbülü biliyoruz. Ama onu hiç görmedik, dediler. Başvezir saraya geri döndü. Krala:
— Yüce kralım, herkes bülbülü biliyor, ama kimse onu görmedi, dedi.
Kral çok sinirlendi ve:
— Çabuk bana bülbülü getirin, diye bağırdı.


Başvezir eteklerini topladı ve odadan ayrıldı. Askerlere:
— Bana bülbülü bulun. Kral onu görmek istiyor, diye emretti. Askerler atlara bindiler ve bülbülü aradılar. Çiftçilere, çobanlara ve tüccarlara sordular. Sonra saraya geri döndüler ve başvezire:
— Biz herkese küçük bülbülü sorduk. Kimse bilmiyor. Sarayda çamaşırcının kızı var. Sadece ona sormadık, dediler. Başvezir:
— Gidin ve ona da sorun, dedi.

Askerler kızı bir ağacın altında gördüler ve yanına gittiler. Kıza:
— Sen hiç harika sesli bülbülü gördün mü? diye sordular. Kız cevap verdi:
— Evet bülbülün sesini duydum ve onun yuvasını gördüm. Harika bir sesi var, dedi. Askerler kızı saraya götürdüler. Vezirin huzuruna çıktılar.

Vezir kıza:
— Bak kızım, biz bülbülü arıyoruz. Lütfen bize yardım et bizi bülbüle götür, sana ödül vereceğim, dedi. Kız cevap verdi:
— Ben ödül istemiyorum. Bu küçük bir iyilik, dedi. Sonra başveziri ve askerleri ormana götürdü. Başvezir ormanı tanımadı. Birden bir karga gakladı. Kargayı bülbül sandı ve:
— Ben bülbülün sesini duyuyorum, çok güzel, dedi. Çamaşırcının kızı güldü ve:
— O bülbül sesi değil, o bir karga, dedi. Küçük kız başveziri ve adamlarını ormanın derinliklerine götürdü.


Ağaçlar çok sıktı ve orman çok karanlıktı. Aniden bir kurbağa sesi duydular.
— İşte bu bülbül, onu bulduk! Fakat çok tuhaf bir sesi var, dedi. Çamaşırcının kızı daha çok güldü ve:
— Siz ormanı hiç tanımıyorsunuz galiba. Bu bir kurbağa, bülbül değil, dedi.

Küçük kız, başvezir ve askerler yollarına devam etti. Ormandaki ağaçlar azaldı ve ormanın sonundaki koyu mavi deniz göründü. Denizin kenarında bülbülün sesini duydular. Bu harika bir sesti. Uzun süre bülbülü dinlediler. Başvezir:
— Bu dünyanın en güzel sesi, dedi.

Çamaşırcının kızı ağacın dalında küçük gri bülbülü gördü ve:
— İşte orada, işte o harika kuş, dedi. Başvezir çok şaşırdı ve:
— Bülbül şu küçük ve çirkin kuş mu? Dedi.

Bülbül; veziri, askerleri ve küçük kızı görünce sustu. Çamaşırcının kızı:
— Sevgili küçük bülbül, bizim kralımız senin şarkılarını dinlemek istiyor, dedi. Bülbül küçük kızı kırmadı. Uzun süre söyledi. Başvezir ve askerler bülbülü dinlediler. Birbirlerine:
— Neden biz bu kuşun sesini daha önce duymadık? Diye sordular. Sonra başvezir:
— Küçük bülbül, lütfen bizimle saraya gel. Kralımız seni görmek istiyor, dedi.

Bülbül:
— Ben sizi kral sandım. Bu sebeple size şarkı söyledim kral buraya gelsin, burada beni dinlesin, dedi.
Vezir cevap verdi:
— Fakat bizim kralımız çok yaşlı, ormanda yürümez, dedi. Bülbül:
— Haklısınız, tamam, dedi.


III. bölüm

Beraber saraya gittiler. Kralın huzuruna çıktılar. Kral bülbülü gördü ve çok sevindi. Büyük ziyafet verdi. Odanın içinde çiçekler vardı. Odanın ortasında özel bir tünek koydular. Bülbül tüneğin tepesine kondu. Kral saray halkını ziyafete çağırdı. Herkes bülbülün sesini dinlemek istedi. Kral küçük bülbüle seslendi:
— Küçük bülbül, lütfen bize şarkılarını söyle! dedi.

Bülbül şarkı söylemeye başladı. İnsanlar bülbülün sesinden çok etkilendi. Kral ağladı, gözyaşları yanaklarından aktı. Kral bülbüle ödül vermek istedi ve ona altın bir kafes verdi. Ama bülbül bu hediyeyi kabul etmedi. Ve krala:
— Siz bana en güzel hediyeyi verdiniz, dedi. Kral:
— Ben sana ne verdim? diye sordu. Bülbül:
— Siz benim şarkılarıma ağladınız, bu benim için çok değerli bir hediye, dedi. Kral bülbüle:
— Sevgili bülbül, lütfen burada kal, ormana geri dönme, dedi. Bülbül biraz düşündü. Sonra «Tamam» cevabını verdi. Bülbül sarayda yaşadı ve krala şarkılar söyledi. Bazen saraydan sıkıldı. O zaman uçmasına izin verdi kral. Ama bülbülün ayağına uzun bir ip bağladı. Bir asker bu ipi tuttu.


IV. bölüm

Bir gün kralın habercisi parlak bir kutu getirdi. Kral:
— Bu nedir? Diye sordu. Habercisi:
— Bir hediye yüce kralım, dedi. Kral:
— Kutunun içinde ne var? dedi. Habercisi:
— Bilmiyorum, diye cevap verdi.

Kral kutuyu açtı. Kutunun içinde oyuncak bir bülbül vardı. Bülbülün üstünde elmaslar, zümrütler ve çeşitli mücevherler vardı. Bir de üstünde küçük bir anahtar vardı. Kral anahtarı çevirdi. Oyuncak bülbül şarkı söyledi.

Sesi çok güzeldi. Saray halkı altın bülbülü çok sevdi. Onu tekrar tekrar kurdular. Ve şarkılarını dinlediler. «Altın bülbül gerçek bülbülden daha güzel» diye düşündüler. Kral askerlerine:
— Hangisi daha güzel acaba? dedi. Sonra da:
— Bana gerçek bülbülü getirin, diye emretti.

Bir asker bahçeye gitti. Bülbülün ipini çekti. Fakat bülbül yoktu. Hemen kralın yanma koştu ve:
— Kralım, gerçek bülbül bahçede yok. Gitti, dedi.

Kral çok üzüldü. Hiçbir şey yemedi ve içmedi. Saray halkı ve başvezir kralı teselli etmek istediler.
— Üzülmeyin yüce kralımız. Küçük bülbülü unutun. Bizim altın bülbülümüz burada. Bu kuş çok güzel ve daha çok değerli. Elmasları ve zümrütleri yıldızlara benziyor. Ayrıca bu bülbül uçmuyor ve sizi terk etmiyor, dediler.
— Kralı teselli edemediler. Kral çok üzüldü.
— Ama altın bülbül sadece şarkı söylüyor. Ve onun şarkıları cansız ve mekânik, dedi.

Başvezir:
— Hayır efendim. Altın bülbülü ayarladılar. Yeni şarkılar da söylüyor, dedi.

Başvezir askerlere emretti ve bülbülü getirdiler. Kral yeni şarkıları dinledi. Yavaş yavaş yeni bülbüle alıştı. Ve eski bülbülü unuttu.


V. bölüm

Bir gece kral yatağa uzandı ve bülbülü dinlemeye başladı. Kuş birden bozuldu ve sustu. Kral tamirciyi çağırdı. Tamirci kuşu tamir etti. Sonra krala:
— Kralım, bülbülü tamir ettim. Ama eski bülbül gibi olmadı. Artık güzel şarkı söylemiyor, dedi.

Kral:
— Onu tamir edin. Hemen tamir edin! Diye bağırdı. Tamirci:
— Tamam yüce kralım, çalışıyorum, dedi. Fakat kuş eskisi gibi ol¬madı. Tamirci tekrar kralın yanına gitti ve:
— Yüce kralım tamir ettim. Fakat ayda bir defa şarkı söyleyebilir, dedi.

Kral bu duruma çok üzüldü. Üzüntüden hasta oldu ve yatağa düştü. Saray halkı da çok üzgündü. Sarayda bir sessizlik oldu. Bir gün kral:
— Neredesin benim küçük gri bülbülüm! Seni çok özledim. Senin o güzel şarkılarını dinlemek istiyorum, dedi.

Tam o sırada, pencereden bir ses geldi.Bu bülbülün sesiydi. Kral kendini iyi hissetti.
— Benim küçük kuşum! Geri mi döndün? Teşekkür ederim. Biliyorum, seni çok üzdüm! Ne olur burada kal. Sana hediye vermek istiyorum, dedi. Bülbül sessizce:
— Siz bana en değerli hediyeyi verdiniz, dedi. Kral:
— Ben sana ne verdim ki? Sana altın bir kafes sundum. Fakat sen onu kabul etmedin, dedi.

Bülbül:
— Siz benim arkılarıma ağladınız. Sizin gözyaşlarınız benim için çok kıymetli. Elmastan, zümrütten daha kıymetli., dedi.

Kral:
— Benim küçük kuşum, lütfen beni bırakma. Artık ben altın bülbülü istemiyorum, dedi.

Bülbül krala:
— Onu atmayın. O size yardımcı oldu, dedi. Kral:
— Ama artık ona gerek yok. Sen buradasın, dedi. Bülbül:
— Ben özgür olmak istiyorum. Fakat sizin yanınıza sık sık gele¬bilirim. Şimdillik hoşça kalın, dedi ve sonra pencereden uçtu gitti.

Küçük bülbül sözünü tuttu ve kralı sık sık ziyaret etti. Ona yine güzel şarkılarını söyledi. Ayrıca krala ülkeden ve halktan haber getirdi. Fakirleri söyledi.

Bir süre sonra kral sağlıklı oldu ve Çin'de en merhametli kralı oldu.

«Kral ve bülbül»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
huzur — покой
'den etkilenmek — проникнуться чем-л.
yüce — Ваше величество
kızmak — злиться
aslında — на самом деле
yalan — ложь
kesmek — резать, отрезать, отрубить
eğmek — склонить, поклонить
aramak — искать
bahçıvan — садовник
asker — солдат
aşçı — повар
hatta — даже
sinirlenmek — разозлиться
çabuk — быстро
emretmek – приказывать
at – лошадь
çiftçi – фермер
çoban – пастух
tüccar – торговец
çamaşırcı – прачка
harika – чудесный
yuva – гнездо
ödül – награда
karga – ворона
gakladı – каркнуть
sanmak – считать, полагать
bülbül – соловей
Çin – Китай
çatı – крыша
sayızız – бесчисленный
orman –лес
meşhur – знаменитый
bahsetmek – вести речь, говорить
kenar – край
komşu – соседний
şair – поэт
şiir – стих
ün – слава
karanlık – темнота
kurbağa – лягушка
tuhaf – странный
dal – ветка
şaşırmak – удивиться
çirkin – уродливый
susmak – замолчать
bu sebeple – по этой причине
yaşlı – старый (о возрасте)
ziyafet – пир
tünek – шест
tepe – верхушка
halk – народ
ağlamak – плакать
gözyaşı – слеза
yanak – щека
akmak – течь
kafes – клетка
kabul etmek – принять
değerli – дорогой, ценный
'dan sıkılmak – уставать от чего-л., испытывать скуку от чего-л.
izin vermek – разрешать
ip – нитка
bağlamak — привязывать
parlak – блестящий
oyuncak – игрушка
mücevher – драгоценный камень
anahtar – ключ
teselli etmek – утешать
yıldız – звезда
terk etmek – оставить, покинуть, бросить
cansız – бездушный
ayarlamak – регулировать
alışmak — привыкать
bozulmak – сломаться
tamirci – мастер по ремонту
tamir etmek – ремонтировать
üzüntü – огорчение
yatağa düşmek – слечь (от болезни)
hissetmek — чувствовать
kıymetli – дорогой, ценный
atmak – бросать, выбрасывать
özgür – свободный
söz tutmak – держать слово
merhamet — милосердие
Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş.

Bir gün pencereden komşu evin bahçesindeki güzel çiçekleri ve sebzeleri seyrederken, kadının gözleri sıra sıra ekilmiş özel bir tür marula takılmış. O anda sanki büyülenmiş ve o marullardan başka şey düşünemez olmuş.

"Ya bu marullardan yerim ya da ölürüm" demiş kendi kendine. Yemeden içmeden kesilmiş, zayıfladıkça zayıflamış.

Sonunda kocası kadının bu durumundan öylesine endişelenmiş, öylesine endişelenmiş ki, tüm cesaretini toplayıp yandaki evin bahçe duvarına tırmanmış, bahçeye girmiş ve bir avuç marul yaprağı toplamış. Ancak, o bahçeye girmek büyük cesaret istiyormuş, çünkü orası güçlü bir cadıya aitmiş.

Kadın kocasının getirdiği marulları afiyetle yemiş ama bir avuç yaprak ona yetmemiş. Kocası ertesi günün akşamı çaresiz tekrar bahçeye girmiş. Fakat bu sefer cadı pusuya yatmış, onu bekliyormuş.

"Bahçeme girip benim marullarımı çalmaya nasıl cesaret edersin sen!" diye cıyaklamış cadı. "Bunun hesabını vereceksin!"
Kadının kocası kendisini affetmesi için yalvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları nasıl canının çektiğini, onlar yüzünden nasıl yemeden içmeden kesildiğini bir bir anlatmış.

"O zaman," demiş cadı sesini biraz daha alçaltarak, "alabilirsin, canı ne kadar çekiyorsa alabilirsin. Ama bir şartım var, bebeğiniz doğar doğmaz onu bana vereceksiniz."

Kadının kocası cadının korkusundan bu şartı hemen kabul etmiş. Birkaç hafta sonra bebek doğmuş. Daha hemen o gün cadı gelip yeni doğan bebeği almış. Bebeğe Rapunzel adını vermiş. Çünkü annesinin ne yapıp edip yemek istediği bahçedeki marul türünün adı da Rapunzel'miş.

Cadı küçük kıza çok iyi bakmış. Rapunzel on iki yaşına gelince, dünyalar güzeli bir çocuk olmuş. Cadı bir ormanın göbeğinde, yüksek bir kuleye yerleştirmiş onu. Bu kulenin hiç merdiveni yokmuş, sadece en tepesinde küçük bir penceresi varmış. Cadı onu ziyarete geldiğinde, aşağıdan "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını !" diye seslenirmiş. Rapunzel uzun örgülü saçlarını percereden uzatır, cadı da onun saçlarına tutuna tutuna yukarı tırmanırmış.


Bu yıllarca böyle sürüp gitmiş. Bir gün bir kralın oğlu avlanmak için ormana girmiş. Daha çok uzaktayken güzel sesli birinin söylediği şarkıyı duymuş. Ormanda atını oradan oraya sürmüş ve kuleye varmış sonunda. Fakat sağa bakmış, sola bakmış, ne merdiven görmüş ne de yukarıya çıkılacak başka bir şey.

Bu güzel sesin büyüsüne kapılan Prens, cadının kuleye nasıl çıktığını görüp öğrenene kadar hergün oraya uğrar olmuş. Ertesi gün hava kararırken, alçak bir sesle "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını !" diye seslenirmiş. Sonrada kızın saçlarına tutunup bir çırpıda yukarı tırmanmış.

Rapunzel önce biraz korkmuş, çünkü o güne kadar cadıdan başkası gelmemiş ziyaretine. Fakat prens onu şarkı söylerken dinlediğini, sesine aşık olduğunu anlatınca korkusu yatışmış. Prens Rapunzel'e evlenme teklif etmiş, Rapunzel'de kabul etmiş, yüzü hafifçe kızararak.

Ama Rapunzel'in bu yüksek kuleden kaçmasına imkan yokmuş. Akıllı kızın parlak bir fikri varmış. Prens her gelişinde yanında bir ipek çilesi getirirse, Rapunzel'de bunları birbirine ekleyerek bir merdiven yapabilirmiş.

Her şey yolunda gitmiş ve cadı olanları hiç farketmemiş. Fakat bir gün Rapunzel boş bulunup da. "Anne, Prens neden senden daha hızlı tırmanıyor saçlarıma?" diye sorunca her şey ortaya çıkmış. "Seni rezil kız! Beni nasıl da aldattın! Ben seni dünyanın kötülüklerinden korumaya çalışıyordum!" diye bağırmaya başlamış cadı öfkeyle. Rapunzel'i tuttuğu gibi saçlarını kesmiş ve sonrada onu çok uzaklara bir çöle göndermiş.


O gece cadı kalede kalıp Prensi beklemiş. Prens, "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını !" diye seslenince, cadı Rapunzel'den kestiği saç örgüsünü uzatmış aşağıya. Prens başına neler geleceğini bilmeden yukarıya tırmanmış.

Prens kederinden kendini pencereden atmış. Fakat yere düşünce ölmemiş, yalnız kulenin dibindeki dikenler gözlerine batmış. Yıllarca gözleri kör bir halde yitirdiği Rapunzel'e gözyaşları dökerek ormanda dolaşıp durmuş ve sadece bitki kökü ve yabani yemiş yiyerek yaşamış.

Derken bir gün Rapunzel'in yaşadığı çöle varmış. Uzaklardan şarkı söyleyen tatlı bir ses gelmiş kulaklarına.
"Rapunzel! Rapunzel!" diye seslenmiş. Rapunzel, prensini görünce sevinçten bir çığlık atmış ve Rapunzel'in iki damla mutluluk göz yaşı Prensin gözlerine akmış. Birden bir mucize olmuş, Prensin gözleri açılmış ve Prens görmeye başlamış.

Birlikte mutlu bir şekilde Prensin ülkesine gitmişler. Orada halk onları sevinçle karşılamış. Mutlulukları ömür boyu hiç bozulmamış.

«Rapunzel»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
fark etmek — заметить
ekilmiş — засеянный
marul — салат латук
takılmak — зацепиться
büyülenmek — быть околдованным
zayıflamak — худеть, слабеть
cesaret — храбрость
cadı — ведьма
ait — принадлежащий
pusuya yatmak — сидеть в засаде
cıyaklamak — визжать
-in hesabını vermek — поплатиться за что-либо
yalvarmak — умолять
şart — условие
kule — башня
yerleşmek — устроить, расположить (где-то)
örgü – коса
tırmanmak — карабкаться
avlanmak — охотиться
yatışmak — утихать, успокаиваться
teklif etmek — предложить
hafifçe — слегка
kızarmak — краснеть, покраснеть
imkan — возможность
ipek — шелк
çile — клубок, моток
rezil — подлый, постыдный
aldatmak — обманывать
çöl – пустыня
keder — горе, тоска
diken – шипы, иглы
kör — слепой
yitirmek – утратить
gözyaşları – слезы
kök – корень, корешок
yabani – дикорастущий
yemiş – ягода
derken – вдруг
damla – капля
mucize – чудо
Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte gelip eve yerleşmiş.

Bu iki kız, yeni kız kardeşlerinden hiç hoşlanmamış. Odasında ne var ne yoksa tavan arasına fırlatıp atmışlar. Ona bir kardeş gibi davranmak şöyle dursun, bütün ev işlerini üzerine yıkmışlar.

Ev işleri bittikten sonra bile kızın onlarla oturmasına izin verilmiyormuş. Akşamları, mutfakta, sönmekte olan ocağın önünde duruyormuş tek başına, ellerini küllere doğru tutup ısınmaya çalışarak. Bu yüzden üvey kız kardeşleri ona “Külkedisi” adını takmışlar.
Bir gün iki kız kardeşe sarayda verilecek bir balo için davetiye gelmiş. İkisi de heyecandan deliye dönmüşler. Herkes Prens’in evlenmek istediğini biliyormuş. ‘Bakarsın ikimizden birini seçer, belli mi olur?’ diye düşünmüşler.

İki kız kardeş de kendilerini mümkün olduğunca güzelleştirmek için hemen kolları sıvamışlar. Fakat maalesef bu biraz zormuş, çünkü Külkedisi’nin aksine bayağı çirkinmiş her ikisi de!

Balo akşamı, üvey kardeşleri gittikten sonra Külkedisi mutfakta oturmuş ve için için ağlamaya başlamış. “Neyin var, neden ağlıyorsun Külkedisi?” diye sormuş bir kadın sesi.

“Ben de baloya gitmek istiyordum,” demiş hıçkırarak Külkedisi.
“Gideceksin öyleyse,” demiş ses. Külkedisi duyduğu sese doğru dönüp bakmış, şaşkınlıktan donakalmış.

Güzel bir kadın duruyormuş yanında.

“Ben senin peri annenim,” demiş kadın. “Şimdi kaybedecek zamanımız yok! Bana bir balkabağı getir hemen!”

Külkedisi bir balkabağı getirmiş. Peri annesi sihirli değneğiyle dokununca, balkabağı birdenbire altından bir fayton oluvermiş.
“Şimdi de altı fare...” Külkedisi altı fare bulup getirmiş, peri annesi onları hemen ata dönüştürmüş.

“Bir sıçan...” Onu da arabacı yapmış.
“Ve altı kertenkele...” Onları da faytonun arkasında koşacak altı uşağa çevirivermiş.

Nihayet Külkedisi’ne gelmiş sıra. Peri değneğiyle bir dokununca Külkedisi’nin yırtık pırtık giysileri nefesleri kesecek harika bir elbiseye dönmüş. Ayaklarında bir çift camdan ayakkabı pırıl pırıl parlıyormuş.

“Bir şey var yalnız,” demiş Peri. “Gece yarısına kadar eve dönmelisin. Saat on ikide elbisen tekrar eski giysilerine, faytonun balkabağına, atların fareye dönüşecek. Prens’in bunu görmesini istemezsin herhalde? Şimdi git, dilediğince eğlen.”

O gece Külkedisi balonun yıldızı olmuş. Baloya katılan hanımlar (özellikle de iki üvey kız kardeşi) onun elbisesini çok beğenmişler ve terzisinin adını öğrenmek için ona yalvarmışlar. Beyefendilerin hepsi onunla dans etmek için birbirleriyle yarışmışlar.
Prens ise görür görmez ona âşık olmuş! Ve o andan sonra hiç kimseye bu kızla dans etmek için izin verilmemiş.

Saatler saatleri, dakikalar dakikaları kovalamış ve Külkedisi saat tam on ikiyi vuracağı sırada evde olması gerektiğini hatırlamış.

“Gitme!” diye seslenmiş Prens arkasından, ama Külkedisi bir an bile durmadan koşup oradan uzaklaşmış. Sokağa çıktığında elbisesi tekrar eski elbiselerine dönüşmüş. Geriye kala kala camdan ayakkabıların bir teki kalmış. Diğer tekini nerede kaybettiğini bilmiyormuş.

O gece Külkedisi uyuyana kadar ağlamış. Hayatının bir daha asla o geceki kadar harika olamayacağını düşünüyormuş.

Ama bu doğru değilmiş. Ayakkabının diğer tekini sarayın merdivenlerinde bulmuşlar. Ertesi sabah Prens ev ev dolaşıp ayakkabıyı tek tek bütün genç kızlara denetmiş. “Bu ayakkabının dün gece karşılaştığım güzel sahibini bulamazsam yaşayamam,” demiş.
Derken Külkedisi’nin evine gelmiş. Üvey kardeşleri ayakkabıyı denemişler. Olmamış. Ayaklarına girmemiş bile.

Prens çok üzgünmüş, çünkü uğramadığı sadece birkaç ev kalmış. Tam oradan ayrılacakken evin hizmetçisi dikkatini çekmiş.

“Hanımefendi,” demiş Prens Külkedisi’ne, “bir de siz deneseniz?”
“O mu deneyecek? Ne münasebet!” diye haykırmış üvey kardeşler.

Fakat Prens ısrar etmiş. Külkedisi’nin ne kadar güzel bir kız olduğu gözünden kaçmamış. Tabii ayakkabı Külkedisi’nin ayağına kalıp gibi oturmuş. Prens diz çöküp Külkedisi’ne evlenme teklif ederken iki üvey kardeşe de öfke ve kıskançlıkla olanları seyretmek kalmış. Külkedisi Prens’in teklifini tabii ki kabul etmiş.

«Rapunzel»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
güzeller güzeli – раскрасавица
yeniden - снова
üvey anne - мачеха
yerleşmek - поселиться
tavan arasına fırlatıp atmak - по полу разбрасывать
-mak şöyle dursun - не только не сделал чего-то, но и...
-i üzerine yıkmak - нагрузить на кого-то что-то
sönmekte olan - погаснувший
ocak - печь
kül - зола, пепел
ısınmak – греться
deliye dönmek - с ума сойти
güzelleştirmek - стать красивее
-nin aksine bayağı - в отличие от кого-то
çirkin - уродливый
için için ağlamak - горько плакать
hıçkırarak - всхлипывая
şaşkınlıktan donakalmak - от удивления застыть на месте
peri - фея
balkabağı - тыква
sihirli değnek - волшебная палочка
fayton - карета
oluvermek – превратиться
fare - мышь
at - конь
sıçan – крыса
arabacı – кучер
kertenkele –ящерица
uşak –слуга, лакей
çevirivermek - превратить
nihayet - наконец-то
yırtık pırtık - поношенное, грязное, дырявое
nefesleri kesmek - перехватить дыхание

https://ru.freepik.com/free-photo/the-beautiful-suleymaniye-camii-istanbul_27469605.htm
Сможете задать свои вопросы
Ознакомитесь со структурой изучения турецкого языка и подберете подходящую вам программу
Прослушаете вводную лекцию про аффиксы, строение турецкого языка
Вы познакомитесь с преподавателем
https://icons8.com/icon/98955/done

Что будет на бесплатном уроке?

https://ru.freepik.com/free-photo/gulls-flying-with-clouds-background_1013308.htm
https://ru.freepik.com/free-psd/3d-suitcase-isolated-on-transparent-background_89202183.htm
https://ru.freepik.com/free-photo/happy-positive-woman-with-hair-gathered-in-bun-clenches-fists-rejoices-success-celebrates-victory-or-great-result-wears-casual-jumper-round-spectacles-poses-against-yellow-wall-yes-i-finally-did-it_24799728.htm
Длительность занятия
40 минут
*Тестовый урок проводится только для индивидуального формата обучения.
Оставьте заявку, мы свяжемся с вами в течение 20 минут и договоримся о времени проведения тестового занятия.

Начните изучение турецкого языка с бесплатного урока

https://icons8.com/icon/98955/done
https://icons8.com/icon/98955/done
https://icons8.com/icon/98955/done

Обучайтесь турецкому у дипломированных преподавателей и носителей языка

Школе «Твой Турецкий»
15 лет
Преподаватель турецкого языка и литературы, общий стаж работы больше 10 лет. Окончил Анкарский университет.

Мехмет работал преподавателем на гос. курсах Анкарского университета TÖMER и в Беларуси (Минск).

Является доброжелательным, терпеливым и интеллигентным преподавателем. Преподаёт в нашей школе с 2017 года.

Мехмет Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/timid-satisfied-european-man-crosses-hands-over-chest_13957532.htm
Окончил университет Мармара в 2005 году.

Преподает турецкий язык и литературу, больше 7 лет опыта работы преподавателем, переводчиком и писателем.
Так же владеет английским и русским языком.

Изучает восточные языки, среди которых персидский. Работает в нашей школе с 2019 года.

Салих Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/confident-bearded-macho-man-looks-pleased-has-friendly-kind-grin-on-face-wears-round-spectacles-pink-jumper_15223934.htm
Окончил Университет Орду, учился на факультете турецкого языка и литературы. Диплом магистра получил в РУДН, факультет сравнительной истории цивилизаций.

Преподает на протяжении 12 лет. Владеет русским, персидским и английским языками.

Сочетает в обучении не только требовательность, но и поощрения за старание учеников. Преподаёт в нашей школе с 2010 года.

Бирол Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/young-bearded-man-with-striped-shirt_9660042.htm
Получил педагогическое образование в Анкарском университете. Специальность — «Преподаватель турецкого языка и литературы». Работает в нашей школе с 2016 года.

Ученую степень аспиранта по специальности «Языковедение» получил в Московском Институте Иностранных Языков.

Преподаёт более 10 лет, в нашей школе с 2017 года. Помимо этого, имеет опыт преподавания в ВУЗах. Владеет английским, русским и диалектами турецкого языка.

Орхан Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/portrait-handsome-man-with-dark-hairstyle-bristle-and-toothy-smile-dressed-in-white-sweatshirt-feels-very-glad-poses-indoor-pleased-european-guy-being-in-good-mood-smiles-positively-emotions-concept_26956215.htm
Выпускница факультета международных отношений МГУ. Проходила обучение в США, в высшей школе Fairfield, получила международный сертификат TÖMER. Опыт репетиторской деятельности составляет более 20 лет.

Марина работала туристических компаниях Турции, ездила в командировки в Турцию и Великобританию. Стажировалась в турецком посольстве в Москве. Работает в нашей школе с 2009 года.

Марина Ханым

https://ru.freepik.com/free-photo/young-brunette-woman-sitting-at-desk_10040998.htm
Постоянно совершенствует свои знания языка, истории, религии, культуры Турции. Закончил подготовительное отделение факультета восточных языков + бакалавриат в 2019 году.

Знает много интересного о жизни в Турции и может рассказать про особенности турецкого менталитета.

Уделяет особое внимание практике. Работает в нашей школе с 2015 года.

Максим Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/young-bearded-man-with-white-t-shirt_9724318.htm
Выпускник турецкого лицея и Российского национального университета. Прошёл международный курс турецкого языка TÖMER. Изучал язык с 1994 года.

Получил образование за рубежом, работал переводчиком и гидом в турецких компаниях. Стажировался в туристической компании Tez Tour и в МИДе Турции.

Преподаёт в нашей школе с 2009 года. Работает репетитором более 15 лет.

Глеб Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/indoor-shot-of-serious-redhead-youngster-has-thick-ginger-beard-mustache-looks-confidently-wears-fashionable-shirt-has-specific-appearance_10421652.htm

Что говорят наши ученики?

Нажимая на кнопку, вы даёте согласие на обработку персональных данных
Заполните форму, мы свяжемся с вами в течение 20 минут.

Остались вопросы?

https://ru.freepik.com/free-photo/gulls-flying-with-clouds-background_1013308.htm