Мы свяжемся с вами в течение 20 минут.
https://icons8.com/icon/lUktdBVdL4Kb/telegram
https://icons8.com/icon/16733/whatsapp
Заполните форму
https://ru.freepik.com/free-photo/vertical-shot-of-handsome-pensive-unshaven-young-male-keeps-hands-pressed-together-looks-pensively-upwards-dressed-in-elegant-denim-shirt-isolated-over-pink-wall-with-copy-space-aside_10420859.htm
https://ru.freepik.com/free-photo/cheerful-happy-woman-with-toothy-smile-carries-takeaway-coffee-and-red-book-glad-to-finish-studying_10583259.htm
Собрали подборку интересных сказок и рассказов для эффективного изучения языка

Рассказы и сказки на турецком языке

Повысьте шансы на переезд в Турцию и трудоустройство.
Мы свяжемся с вами в течение 20 минут.

Тестовый урок проводится только для индивидуального формата обучения.
https://icons8.com/icon/lUktdBVdL4Kb/telegram
https://icons8.com/icon/16733/whatsapp
Оставьте заявку

Рассказы на турецком языке

Kediler sevimli hayvanlardır. Dört ayağı, uzun bıyıkları ve bir kuyruğu vardır. Pençelerindeki tırnakları çok keskindir. Kediler ağaçlara pençeleri ile çıkarlar.

Bazen sinirlenip insanları tırmalarlar. Fakat insanları çok severler. Kedilerin gözleri çok güzel görür. Dünyaca meşhur Van Kedisi'nin iki gözü de farklı renktedir. İki uzun kulağı vardır. Kulakları çok güzel duyar.

Kediler temiz hayvanlardır. Kirli yerleri sevmezler. En sevdiği yiyecek faredir. Fareyi yakalayınca önce oynar, sonra yer. En sevdiği içecek süttür. Kediler okşanmayı çok sever. Onlar insanların iyi dostlarıdır.

«Sevimli yumurcaklar»

https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
yumurcak — проказник
bıyıklar – усы
kuyruk – хвост
pençe – лапа
tırnaklar – когти
keskin – острый
tırmalamak – царапать
kulak – ухо
fare – мышь
okşanmak – ласкаться
Tuzlar, su ile çok iyi karışırlar.

Her suyun içinde tuz vardır. Yağmur yağdıktan sonra sular, göllere ve nehirlere doğru akarlar. Bu nehirlerde, denizlere ve okyanuslara akarlar. Bazı okyanus suları, havaya ve bulutlara karışırlar. Bu işleme buharlaşma denir.

Tuzlar buharlaşmazlar. Onlar okyanusların dibinde kalırlar.

Okyanus sularında, deniz sularında daha çok tuz vardır.Okyanus suyunun yaklaşık 3 % tuzdur.

Bazı göllerde su çok buharlaşır, fakat tuz buharlaşmaz. Bu göller çok tuzludur. Buna benzer iki meşhur göl vardır. Onlar «Ölü Deniz» ve «Buyük tuz gölü» dür. Ölü deniz Orta Doğu'da ve Büyük Tuz Gölü ise Amerika'nın Utah bölgesinde bulunuyorlar.

Onlar Atlantik ve Pasifik Okyanusu'ndan daha tuzlu.

«Deniz neden tuzludur?»

https://www.freepik.com/free-photo/closeup-shot-blue-water-during-dawn_10991255.htm#query=sea&position=4&from_view=search&track=sph&uuid=a060570b-c843-4537-bb08-9da8b5ff3e98
karışmak – смешиваться
akmak – течь
bulut – туча
işleme — процесс
buharlaşma – испарение, парообразование
dibi – глубина
bulunmak – находиться
İngiltere'de 10 yaşında bir erkek çocuk pastaneye girdi. Çok kalabalıktı ve sırasını beklemeye başladı. Garson kız tek başına çalışıyordu. Sıra çocuğa geldi.

Garson sordu:

— Ne istiyorsunuz?

— Çikolatalı pasta ne kadar?

— 50 sent.

Çocuk cebinden paralarını çıkardı ve saymaya başladı. Tam elli senti vardı.

— Peki, bu dondurma ne kadar?

— 35 sent.

Garson yalnızdı ve çok müşteri vardı, daha fazla beklemek istemedi. Çocuk bir dondurma istedi ve garson dondurmayı verdi. Yarım saat sonra çocuk dondurmayı yedi ve gitti. Garson masayı toplamak için geldi, çocuğun bıraktığı 15 sent bahşişi gördü ve gözleri doldu.

«Pastane»

https://www.freepik.com/free-photo/portrait-happy-cute-little-kid-holding-piggy-bank_7337433.htm#query=%D0%BC%D0%B0%D0%BB%D1%8C%D1%87%D0%B8%D0%BA%20%D1%81%20%D0%B4%D0%B5%D0%BD%D1%8C%D0%B3%D0%B0%D0%BC%D0%B8&position=27&from_view=search&track=ais&uuid=0af1209e-7666-469d-945a-b05347b1126e
pastane– кондитерская
sıra— очередь
kalabalık – толпа, скопление народа
beklemek — ждать
başlamak — начинать
tek başına – один, единственный, сам по себе
cep — карман
çıkarmak — доставать
saymak — считать
dondurma — мороженое
yalnız – одинокий, один, единственный
müşteri — клиент
masa toplamak – убирать со стола
bahşiş — чаевые
gözleri dolmak –быть тронутым
Kivi yalnızca Yeni Zelanda'da yaşar. O çok ilginç bir kuştur, çünkü uçamaz.

Kivi bir tavukla aynı büyüklüktedir . Onun kanatları ve kuyruğu yoktur.Diğer kuşlar gibi tüyleri yoktur. Vücudunda kıllar vardır. Her ayağında dört tane parmak vardır.Onun gagası çok uzundur.

Kivi ağaçları çok sever. O, gün boyunca uyur, çünkü güneş onun gözlerini rahatsız eder. Burnuyla eşyaları koklar. Kivi nesneleri koklayan tek kuştur. Yumurtaları çok büyüktür.

Şimdi Yeni Zelanda'da çok az kivi vardır. Yeni Zelanda Hükümeti kivi yakalamayı yasaklar. İnsanlar onları hiç bir zaman göremezler.

Yeni Zelanda parasının üstünde kivi'nin resmi vardır. Yeni Zelandalılara bazen kivi denir.

«Kivi»

https://pikabu.ru/story/ptitsa_kivi_i_ochen_bolshie_yaytsa_6127356
yalnızca – только
ilginç — интересный
uçamaz – не умеет летaть
büyüklük — размер
kanat — крыло
kuyruk — хвост
nesne — предмет
yakalamak — ловить

gaga — клюв
kıl — шерсть
tüy — перо
Sonbahardan sonra kış geliyor. Kışı biliyorsunuz, Aralık, Ocak ve Şubat ayları kış mevsimidir.

Gündüzleri çok kısa geceleri ise uzun olur. Nehir ve gölleri buz kaplar. İnsanlar fazla üşümemek, soğuk almamak için kalın paltolar, botlar, eldivenler giyerler. Sanki her şey derin bir uykuya girer. Kara kış uzun mu uzun, havalar soğuk mu soğuk olur.

Kışın ağaçlar yapraksız, havalar soğuk. Fakat kış sporları için bu mevsim çok elverişli. Paten, kayak gibi.

Çocuklar kardan adam, kayak, paten yaparlar. Çok kar yağar. Karlar yolları kapatır. Her yer bembeyaz olur. Sanki tabiat gelinlik giymiş gibi olur.

Ben kış mevsimini sevmiyorum, çünkü hava çok soğuk ve hava çok sert. Çocuklar dışarıda oynayamıyorlar ve insanlar çok üşüyorlar.

Kıştan sonra ilkbahar gelir.

«Kış»

https://www.freepik.com/free-photo/mysterious-winter-landscape-majestic-mountains-winter_9143697.htm#&position=0&from_view=search&track=ais&uuid=eb3d7f49-1aae-4a08-b098-78b0d9741c71
nehir — река
göl — озеро
buz kaplamak – льдом покрываться
üşümek — мерзнуть
soğuk almak — простужаться
kalın – теплый, толстый
eldiven — перчатки
derin — глубокий
uykuya girmek – засыпать, в сон погружаться
yaprak – лист, листья
elverişli — подходящий
paten yapmak – кататься на коньках
kayak yapmak – кататься на лыжах
bembeyaz – белоснежный
tabiat – природа
gelinlik giymek – свадебное платье надеть
sert — суровый
Hayatta bazı şeyler önemli, bazı şeyler çok önemlidir. Örneğin, yaşamak için nefes alırız, yeriz, içeriz ve uyuruz. Bu dört şey, yaşamak için en önemli dört şeydir. Ama yemeğin başka fonksiyonları da vardır. Mesela, iş için yemek yeriz.

İki firmadan iki müdür iş konuşmak için restorana gider. Hem yemek yerler, hem de iş konuşurlar. Düğünlerde, doğum günlerinde ve başka özel günlerde misafirlere yemek ve içecek ikram ederiz.

Bazen evimize arkadaşlarımız gelir. Onlara çay, kahve, kek veya yemek ikram ederiz. Hem yeriz, içeriz, hem de konuşuruz.

Her ülkenin çok güzel yemekleri vardır. Türk yemekleri de çok güzeldir. Osmanlı mutfağı çok zengindi. Aşçılar, Sultanlar için her gün yeni bir yemek yaptılar. Sarayda üç yüz, dört yüz aşçı vardı. Bu aşçılar Avrupa'dan, Asya'dan, Afrika'dan, yani dünyanın her yerinden gelip ülkelerinin en güzel yemeklerini Sultanlar için pişirdiler. Her gün yeni bir yemek yapmak için mutfakta çalıştılar. Bunun için Osmanlı mutfağı çok zengindir.

Belki bazı insanlar için yemek rutin bir şey, ama fakir insanlar için yemek en önemli şeydir. Bazı dinlerde insanlar ibadet için oruç tutar. Müslümanlar, Hıristiyanlar, Museviler ve başka dinlerde ibadet için yemek yemezler, içmezler veya bazı yemekleri yemezler. O zaman fakir insanları daha iyi anlıyorlar ve onları hatırlıyorlar, yardım ediyorlar. Bazı insanlar da sağlık için veya güzellik için diyet yapıyorlar. Yani bir çeşit oruç tutuyorlar.

«Yemek»

https://www.freepik.com/free-photo/handsome-smiling-man-eat-salade-restaurant-waiting-woman-with-bouquet-roses_17858787.htm#query=%D1%87%D0%B5%D0%BB%D0%BE%D0%B2%D0%B5%D0%BA%20%D0%B2%20%D1%80%D0%B5%D1%81%D1%82%D0%BE%D1%80%D0%B0%D0%BD%D0%B5&position=33&from_view=search&track=ais&uuid=8ce08b87-6363-472c-ba03-4b6333687d44
örneğin/ mesela – например
nefes almak – дышать
düğün – свадьба
doğum günü – день рождения
misafir – гость
ikram etmek – угощать
zengin — богатый
aşçı – повар
saray – дворец
pişirmek – готовить
din – религия
ibadet – молитва, богослужение
oruç tutmak – держать пост, поститься
anlamak – понимать
hatırlamak – вспоминать
çeşit – вид
Çok eski zamanlarda bir kral saraya gelen yola çok büyük bir kaya koydurttu. Kendisi de pencereye oturdu ve seyretmeye başladı.

Ülkenin en zengin iş adamları geldi, generaller geldi. Kimse kayaya dokunmadı, etrafından dolaşıp geçtiler. Hepsi krala kızdılar, «çok vergi topluyor ama yolları temizlemiyor» dediler.

Bir gün bir köylü geldi saraya. Sırtında bir çuvalda meyve sebze getiriyordu. Yoldaki kayayı gördü ve sırtındaki çuvalı yere koydu, kayayı yoldan kenara doğru itti. Çok yoruldu.

Kayayı çekince altında küçük bir kese çıktı içi altın doluydu ve bir yazı vardı, «Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir. Kral» yazılıydı.

«Kral»

https://www.freepik.com/free-photo/hand-holding-crown-ranking-marketing-concept_17841319.htm#query=%D0%BA%D0%BE%D1%80%D0%BE%D0%BD%D0%B0&position=5&from_view=search&track=ais&uuid=a9b217a2-2ea0-4795-8f8c-8634051fea59
kral – король
saray – дворец
kaya – камень
koydurtmak – заставить кого-либо, положить
dokunmak – дотрагиваться
vergi toplamak – собирать налоги
köylü – крестьянин
çuval – мешок
kenara inmek – столкнуть на обочину
kese — кошелек
yazı — надпись, заиска
ait — принадлежащий
Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Yakın zamanda kendisine yardım eden bir dostuna teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza güzel bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu.

Akşam eve giderken, kazandığı paranın birazını hep köşe başında oturan fakir bir adamın şapkasına bıraktı. Adam öyle ama mutlu oldu ki… iki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.

Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı….. anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar… bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan tebessümün sonucuydu.

«Gülümseme»

https://www.freepik.com/free-photo/stylish-little-smiling-girl-posing-dress-isolated-white-studio-background-caucasian-blonde-female-model-human-emotions-facial-expression-childhood-thinking-dreaming_13456629.htm#query=%D0%B4%D0%B5%D0%B2%D0%BE%D1%87%D0%BA%D0%B0&position=38&from_view=search&track=ais&uuid=7171e8b9-9a7d-47e1-a7cd-035643b4242f
gülümseme — улыбка
hüzünlü — грустный
yabancı — незнакомец
sebep — причина
hatırlamak — вспоминать
keyiflenmek – получить удовольствие, радоваться
bahşiş — чаевые
fakir — бедный
boğazından aşağı lokma geçmemişti – во рту его не было маковой росинки
doyurmak – наполнить, наесться
bodrum — подвал
ıslık çalmak
– свистеть
saçak – карниз, выступ
titremek — дрожать
kucağına almak – обнять, взять на руки
kurtulmak — спастись
duman — дым
boğulmak — задыхаться
maliyet – цена, стоимость
tebessüm = gülümseme — улыбка
sonuç — результат
Ananas: Merhaba millet, herkese günaydın. Karpuz sen hala uyuyor musun?

Karpuz: Sabah sabah kim bağırıyor?

Kabak: Kim olabilir sence? Tabi ki ananas. Horoz gibi her sabah bağırmasa olmaz.

Ananas: Sadece ben mi bağırıyorum? Birazdan manavlar da bağıracak "Karpuzun ucuzu burada" diye.

Karpuz: Sen bana mı ucuz diyorsun ananas!

Ananas: Evet! Cüssen büyük ama fiyatın ucuz. Bak bana cüssem küçük ama fiyatım yüksek.

Soğan: Sabah sabah ne tartışıyorsunuz be! Ucuz veya pahalı sonuçta insanlar bizi satın alıp yiyorlar.

Patates: Ama en çok da beni satın alıyorlar fakat benim fiyatım en ucuz. O zaman en pahalı sebze ben olmalıyım.

Kabak: Biliyorum, insanlar benim tadımı beğenmiyorlar galiba. Çünkü pazarda en az satılan sebze benim.

Soğan: Karpuz kardeş üzülme, insanlar beni de çok sevmiyorlar çünkü ben onların ağzında koku yapıyormuşum.

Sarımsak: Evet! Evet!… Soğan kardeş, sana katılıyorum. Özellikle beni hiç yemiyorlar. Çünkü ben onların ağzında kokuyormuşum.

Ananas: Evet bunlar yalan mı? Benim öyle bir problemim yok.

Karpuz: Kendini beğenmiş ananas….insanlar seni paraları olduğu zaman alıyorlar.

Ananas: Şişman karpuz, sen de sadece yazın yetişen bir bitkisin.

Soğan: Yeter artık. Bu anlamsız tartışmayı bırakın.

Kivi: Ben de ananas gibi düşünüyorum, karpuzu insanlar kışın yemiyorlar.

Kabak: Siz karpuza şişman dediğinize göre bana da şişman demek istiyorsunuz.

Sarımsak: Ama öyle değil mi? kabak kardeş.

Kabak: Sarımsak sen konuşma! Yanına gelirsem seni sinek gibi ezerim.

Soğan: Kivi ve ananas siz hiç konuşmayın. Siz ancak tropikal bölgelerde yetişebilir siniz. Ama ben dünyanın her yerinde bulunurum ve her mevsim yetişebilirim.

Lahana: Ama soğan kardeş ben de her mevsimde her yerde yetişebilirim.

Kabak: O zaman ben de her mevsimde yetişirim.

Kivi: Hayır şişman kabak sen de karpuz gibi yaz mevsimini seviyorsun ve ancak yazda yetişebilirsin.

Sarımsak: Pekala hanginizden ilaç yapılıyor? Haaaaa…..Ama beni ilaç yapmak için kullanıyorlar.

Kabak: O zaman hanginizden tatlı yapılabilir? Haaaaa …….kabak tatlısı dünyaca meşhurdur.

Ananas: Soğan kardeş senden ne yaparlar?

Soğan: Ananas senden ne yaparlar? Sen önce kendine bak! Tamam mı?

Lahana: Benden salata ve turşu yaparlar. Ama en önemlisi benim dolmam harika olur.

Karpuz: Benden de iyi turşu olur, bunu biliyor muydunuz?

Kabak: Ne……. Karpuz senden turşu yapıyorlarsa benden de yaparlar o zaman.

Soğan: Pekala benim gibi hanginizi bütün yemeklerde kullanıyorlar?

Kivi: Soğan sen insanları ağlatmaktan başka bir iş yapmıyorsun, bunun için seni sevmiyorlar.

Sarımsak: Kivi kardeş sende insanların cebini yakmaktan ve akşama kadar vitrinde oturmaktan başka ne iş yapıyorsun?

Domates: Merhaba millet ben geldim, yeşil elbisemi çıkarıp kırmızı elbisemi giydim, yakışmış mı?

Patates: Ooooo….domates kardeş kırmızı sana çok yakışmış. Keşke ben de şu kahverengi elbiseden bir kurtulabilsem.

Domates: Eeeeee bir şeyler tartışıyordunuz, ben gelince niçin sustunuz.

Kabak: Arkadaşlar sizce domates ne işe yarar ?

Domates: Niçin ? Benden salata, turşu, çorba, yemek vs…her şey yapılabilir. Benim hıyar kardeşle birlikte salatama insanlar bayılır.

Hıyar: Ne oldu….biri beni mi çağırdı ?

Ananas: Ay…..ben hıyarın kokusuna asla dayanamam.

Kivi: Ben de ananas kardeş, asla hıyarın kokusunu sevmem.

Hıyar: Kim demiş benim kokum kötü. Siz benim hormonsuz halimi görseniz tadıma bayılırsınız.

Lahana: Ne hormon mu? O da ne?

Patates: Lahana kardeş hormonu sen ve ben pek bilmeyiz. Çünkü insanlar bize hormon veremezler. Yani biz tabi sebzeleriz.

Sarımsak: Bana da hormon veremezler. Düşünüyorum da hormonlu kivi ve ananasın tadı nasıl olur?

Domates: Acaba hormonlu kabak ve karpuzun cüsseleri nasıl olur acaba…….

Karpuz: Domates sen konuşma! Senin hormonlu halin daha berbat.

Soğan: İnsanlar bana da hormon veremezler. Benim tadım da tabidir.

Ananas: Soğan kardeş senin acı tadın hormonlu ya da hormonsuz fark etmez.

Domates: Ama en yakışıklı sebze benim galiba değil mi?

Kivi: Ne….domates sen en güzel sebze misin?

Hıyar: Arkadaşlar beni yakışıklı bulmuyor musunuz?

Patates: Ya ben! Bakın bana en güzel sebze benim.

Lahana: Hayır millet en güzel sebze benim. Kimde benim ki gibi kat kat elbise var haaaaaa.…? Hem ben domates gibi çabuk çürümem.

Kivi: Galiba en sempatik meyve benim arkadaşlar.

Ananas: Kivi senin neren sempatik. Tüylerin mi?

Sarımsak: O zaman sebze ve meyveler arasında güzellik yarışması yapalım.

Kabak: Tabi ki jüri beni en yakışıklı seçecek.

Hıyar: Benim gibi yeşil renkli ve güzel kokulu sebze var mı?

Patates: Benim içim sarı dışım kahverengi ve her zaman her yerde pişirilirim, galiba en centilmen sebze benim.

Lahana: Ben soğuğa karşı dayanıklı olduğum için ben de çok güçlüyüm.

Kabak: Arkadaşlar bırakalım bu tartışmaları. Sonuçta bizi insanlar istedikleri gibi yiyecekler

«Manavda»

https://www.freepik.com/free-photo/top-view-assortment-vegetables-paper-bag_12418305.htm#query=%D0%BE%D0%B2%D0%BE%D1%89%D0%B8&position=1&from_view=search&track=ais&uuid=a078ae96-29e8-4d66-bb3c-5d714670d222
millet — народ
horoz — петух
cüsse — тело
kabak — тыква
sinek — комар
ezmek — раздавить
yetişmek — расти
ilaç — лекарство
turşu — соленья, маринованные овощи
ağlatmak — заставлять плакать
cebi yakmak — разорять
kurtulmak — избавиться
tartışmak — спорить
hıyar = salatalık — огурец
kat kat elbise — многослойное платье
çürümek — гнить
tüy — волосок
Orhan'ın annesi işe giderken, Orhan onu kapıya kadar uğurladı. Neden ? Çünkü, annesi onu alnından öper, saçlarından okşar. Ondan. Annesi işten dönerken, Orhan onu kapıda karşılar. Niçin ? Çünkü annesi ona yiyecek bir şey getirir. İşte bu yüzden. Orhan bugün de annesini kapıdan uğurladı. Annesi de Orhan'ı alnından öptü. İpek saçlarından okşadı; ayrılırken :

ANNESİ : Nineni dinle, o sana uyu derse, sen de hemen uyu tamam mı ?

Annesi köşeyi dönünceye kadar, Orhan kapıda durdu. Sonra odaya döndü, pencere başına geçti. O, çok düşünceliydi. Orhan biliyordu ki, bugün kadınların günü, annelerin bayramıdır. Yalnız onun annesinin değil, komşu kızı Sevim' in annesinin de onların sokaklarında yaşayan bütün çocukların annelerinin de bayramı var bugün.

Biliyordu ki, okula giden bütün çocuklar annelerinin bayramını kutlayacak, kimi sepet, kimi vazo, kimi makyaj takımı, kimi mendil verecekler annelerine. Ya o, ne versin annesine ? Düşündü, güzel bir iğne yada teyzesinin küpeleri gibi bir çift küpe alsa ? Almak için nereden para bulacak ?

Böyle düşünürken birkaç gün önce yaptığı resim aklına geldi. Yerinden kalktı, resmi karyolanın altından aldı. Resimde elinde sepet tutan bir kız vardı. Onca bir boşluk vardı resimde. Hatırladı, sepet boştu. Buna birkaç çiçek çizmeli. Boyalı kalemlerini aldı. Duvar boyunda gördüğü ilkbahar çiçeklerini çizdi. Fakat avludaki çiçekler daha güzeldi, onları daha çok beğeniyordu. Onlardan derleyecek, demet yapacak ve annesini işten dönerken bu çiçeklerle karşılayacak, onun anneler gününü kutlayacak…

Orhan çıkmak istedi, fakat tatlıları pişiren ninesi :

NİNESİ : Hayır, yavrum, uyku vaktin şimdi senin. — dedi.

Ama Orhan'ın hiç uykusu yoktu. Fakat annesi işe giderken ona ne demişti ? "Nineni dinle, o sana uyu dediği zaman uyu dememiş miydi ?"

Karyolasına girdi, fakat bir türlü uyku girmiyordu gözlerine. Ne yapsın, nine biraz sonra, bir işle dışarıya çıkınca, kalktı, sessizce kapıdan çıktı, en iyi çiçeklerden topladı ve güzel bir demet yaptı. Sonra sandalyesini alarak kapı önüne oturdu. Annesini bekledi, bekledi fakat annesi hala gelmiyordu. Orhan böyle beklerken güneşin etkisiyle uyudu. Elindeki çiçek demeti kucağına düştü. Orhan karyolasında uyandı. Gözleriyle çiçek demetini aradı, fakat başucunda büyük bir çikolata gördü. Onu aldı ve hemen annesine koştu. Masada, evin en güzel vazosunda, bir gün önce derlediği çiçek demetini gördü annesi de kollarını açmış, sevinçli ve memnun onu bekliyordu.

«Anneye armağan»

https://www.freepik.com/free-photo/mother-her-son-are-posing-studio-wearing-casual-clothes_5073334.htm#query=%D1%81%D1%8B%D0%BD%20%D1%81%20%D0%BC%D0%B0%D0%BC%D0%BE%D0%B9&position=11&from_view=search&track=ais&uuid=57547f0a-307c-4687-b0b7-a7fe3249525d
armağan = hediye — подарок
uğurlamak — провожать
okşamak — гладить
alın — лоб
ipek — шелк
düşünceli — задумчивый
bayram — праздник
kutlamak — поздравлять
iğne — зд. брошь
küpe — серьга
karyola — кроватка
derlemek = toplamak — собрать, нарвать (о цветах)
demet — букет
sessizce — тихо
etki — влияние
kucak — колени
Savaşın en kanlı günlerinden biri… Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmenine koştu ve:

— Teğmenim. Koşarak arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..

— Gitmeye değer mi?… Arkadaşın delik deşik olmuş… Büyük olasılıkla ölmüştür bile… Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın!

Asker ısrar etti ve teğmen «peki, git o zaman» dedi.

İnanılması güç bir mucize… Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti, sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü:

— Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş…

— Değdi teğmenim,değdi…

— Nasıl değdi? Bu adam ölmüş görmüyor musun?..

— Gene de değdi komutanım! Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı, onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:

— «Mehmet!.. Geleceğini biliyordum!…Geleceğini biliyordum… .»

«Arkadaşlık»

https://www.freepik.com/free-photo/army-soldiers-fighting-with-guns-defending-their-country_14492175.htm#query=%D1%81%D0%BE%D0%BB%D0%B4%D0%B0%D1%82%D1%8B&position=0&from_view=search&track=ais&uuid=5ff3f47e-6178-4d7a-9646-7bf891659e9d
kanlı – кровавый
asker – солдат, рядовой
siper – окоп, траншея
ateş – огонь
teğmen – лейтенант
değmek – стоить, заслуживать (değer mi? – стоит ли?)
delik deşik – изрешеченный (зд. пулями)
olasılık – вероятность
bir şeyi/kimseyi tehlikeye atmak
– подвергать что-то/кого-то опасности
ısrar etmek – настаивать
yuvarlanmak – катиться, ползти
sağ – живой
dünyaya bedel – ценнее всего на свете
hıçkırmak – всхлипывать
tekrarlamak — повторить
Bir kadın evde tek başına yatıyormuş. O kadar çok hastaymış ki kalkıp telefona bile uzanamıyormuş, eşini aramak için.

Doktor o sırada hastaneden evine yeni dönmüş.Bir çay yapmış kendine ve balkondan yağan yağmuru seyrediyormuş.Sokakta koşan 6-7 yaşlarında ki ufak kıza takılmış gözü.Ufak kız apartmana girmiş ve doktorun kapısını çalmış. Doktor şaşkınlıkla kapıyı açmış, karşısında üstü yağan yağmurdan sırılsıklam olmuş ufak bir kız çocuğu duruyormuş.

Doktorun sormasına izin vermeden ufak kız çocuğu hemen söze atılır ve «Doktor Bey, annem çok hasta ölmek üzere, hemen gitmemiz gerek» der. Tutar doktorun elinden ve eve götürür.

Kapı çalar, kadın güçlükle yataktan kalkar ve kapıyı açar. Ufak kız ortadan kaybolmuştur. Doktor şaşırır, hasta kadına «Ben doktorum» der. Ve içeri girip ilk muayenesini yapar. Kadın doktoru eşi gönderdi sanır. Fakat şaşkındır, nasıl haberi olmuştu? Biraz konuşacak gücü bulunca doktora sorar: «Buraya nasıl geldiniz?» der. Doktor olanları bir bir anlatır.Siyah kazaklı,kırmızı etekli ufak esmer bir kız beni getirdi, kızınızmış der. Kadın yorgun bedenini zorla yataktan kaldırır ve «evet kızımdı» der.

Köşedeki sandığı açar ve kızının kıyafetlerini oradan çıkarır. Sırılsıklam olmuştur elbiseler. Ve kadın kazağa sarılıp koklayarak ağlamaya başlar. «2 sene önce ağır bir hastalıktan öldü kızım» der. Hasta kadın, ıslak elbiselere sarılır ve » Teşekkürler kızım » der….

«Teşekkürler, kızım»

https://www.freepik.com/free-photo/sick-woman-home_19965769.htm#query=%D0%B1%D0%BE%D0%BB%D1%8C%D0%BD%D0%B0%D1%8F%20%D0%B6%D0%B5%D0%BD%D1%89%D0%B8%D0%BD%D0%B0&position=41&from_view=search&track=ais&uuid=c0d95c72-a41c-4323-9e2d-a7ec8444fced
uzanmak – протянуться, дотянуться
ufak – маленький
şaşkınlık – удивление
sırılsıklam – промокший до нитки
ölmek üzere – при смерти
güçlükle = zorla – с трудом
kaybolmak – исчезать
muayene – осмотр
köşe– угол
sandık – ящик
kıyafet – одежда
ıslak – мокрый
İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 22)

· Yakışıklı, sempatik, maddi durumu iyi, beni ilgiyle dinleyecek, espri anlayışı gelişmiş, gücü kuvveti yerinde, iyi giyinen, her konuda zevk sahibi, sürpriz yapmayı seven, romantik ve hayal gücü gelişmiş biri…

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 32)

· İyi görünümlü, kafasında saçı olan, arabadan inerken kapımı açan, yemeğe gittiğimizde sandalyemi tutan, pahalı bir restorana götürecek kadar parası olan, konuşmaktan çok dinleyen, fıkra anlattığımda katıla katıla gülen, alışverişte paketlerimin hepsini zahmetsiz taşıyacak kadar gücü kuvveti yerinde, en az 1 kravata sahip, yaptığım yemekleri beğenen, doğum günü ve yıl dönümlerini unutmayan, haftada en az 1 kez romantik olabilen biri…

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 42)

· Çok da çirkin değil, tamam kel olabilir, ben binmeden arabayı hareket ettirmeyen, işinde disiplinli, fırsat oldukça aksam yemeğine köşedeki köfteciye götüren, beni dinlerken başını sallayan, anlattığım fıkraların can alıcı yerlerini hatırlayan, evdeki eşyaların yerini değiştirmeme yardim edecek kadar gücü kuvveti yerinde, göbeğini kamufle edecek şekilde kıyafet seçen, çoğu hafta sonu tıraş olan biri…

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 52)

· Burnunun ve kulağının içindeki kılları fazla uzun olmayan, topluluk içinde gaz çıkarmayan, para isteme alışkanlığı edinmemiş, ben bir şey anlatırken uyuyakalmayan, aynı fıkrayı tekrar tekrar anlatmayan, hafta sonları poposunu koltuktan kaldırabilecek kadar gücü kuvveti yerinde, aynı renk çorapları seçebilen, ve temiz iç çamaşırı giyen, televizyon karşısında akşam yemeğinden hoşlanan, adımı unutmayan, bazen tıraş olan biri…

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 62)

· Küçük çocukları ürkütmeyen, banyonun nerede olduğunu hatırlayan, bakımı fazla masraflı olmayan, mümkün olduğu kadar gürültüsüz horlayan, neye güldüğünü birden unutmayan, yardım almadan ayağa kalkabilecek kadar gücü kuvveti yerinde, lapa yiyeceklerden hoşlanan, dişlerini nereye koyduğunu unutmayan biri…

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 72)

· Yaşayan ve arada bir nefes alan biri…

«Ideal erkek»

https://www.freepik.com/free-photo/concentrated-young-man-standing-with-friends_7575509.htm#query=%D0%BC%D1%83%D0%B6%D1%87%D0%B8%D0%BD%D0%B0%20%D1%81%203%20%D0%B6%D0%B5%D0%BD%D1%89%D0%B8%D0%BD%D0%B0%D0%BC%D0%B8&position=14&from_view=search&track=ais&uuid=4fbc47c0-631f-4fc7-8fb9-4d0a2fabe16f
maddi durum — материальное положение
espri anlayışı — чувство юмора
hayal gücü — сила воображения
görünüm — внешний вид
katıla katıla — участливо
zahmet — напряжение, усилие, затруднение
kravat — галстук
kez — раз
kel — лысый
sallamak — качать
göbek — живот
tıraş olmak — бриться
kıl — волос (на теле)
topluluk — общество
gaz çıkarmak -выпускать газы
alışkanlık — привычка
uyuyakalmak — засыпать
iç çamaşır — нижнее белье
ürkütmek — пугать
bakım — уход
masraflı — требующий больших расходов
horlamak — храпеть
lapa — каша
nefes almak — дышать
Öperseniz beyefendi değilsinizdir,

Öpmezseniz adam değilsiniz.

İltifat edersiniz yalan der

Etmezseniz bırakır gider.

Her isteğine «evet» derseniz karaktersiz olursunuz

Karşı çıkarsanız — anlayışsız.

Çok yanına giderseniz «sıkıldım» der

Az giderseniz — küser.

İyi giyinirseniz «çapkınsın» der

Dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar.

Kıskanırsınız «huyun kötü» der

Kıskanmazsınız «sevmiyorsun» der.

Siz bir dakika geç kalın kıyamet kopar

Kendisi bir saat gecikirse — «bunda ne var».

Arkadaşınızla buluşursunuz adı «ihmal» olur

O buluşur «Bizim kızlar» olur.

Siz başka kadına bakacak olsanız gözleriniz oyulur

Başka bir adam ona baktığında adı «hayranlık» konur.

Konuştuğunuz anda dinlemenizi ister

Dinlediğiniz anda «Neden konuşmuyorsun?» der

Kısacası…

Sade ama çok karışık.

Zayıf gibi ama çok güçlü.

Akıl karıştıran ama hayranlık uyandıran.

İnsani çıldırtan ama mükemmel!

«Kadınları Anlamak Zor»

https://www.freepik.com/free-photo/man-woman-casual-clothes-posing_11013548.htm#query=%D1%8D%D0%BC%D0%BE%D1%86%D0%B8%D0%B8&position=49&from_view=search&track=ais&uuid=cea4eee1-954c-4835-a0d8-a23b6caa2b3a
beyefendi — джентльмен
iltifat — комплимент
karşı çıkmak— быть против, быть несогласным
sıkılmak — уставать, испытывать скуку
küsmek — обижаться
çapkın — ловелас, донжуан
zevksizlik — отсутствие вкуса
suçlamak — винить
kıskanmak — ревновать
huy — характер
kıyamet kopmak – устроить конец света
gecikmek – задерживаться, опоздать
ihmal — пренебрежение
oyulmak – быть вырезанным, выцарапанным
hayranlık – восхищение, поклонение
kısacası – короче говоря
sade – простой
karışık – сложный
çıldırtan – сводящий с ума
mükemmel – великолепный, прекрасный
Adamın biri, bir cumartesi gecesi evine dönüyormuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bir kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, «Gece yarısı böyle ıssız bir yerde ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?» demiş.

Kız, «Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam» diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bir elbise varmış. Evinin adresini vermiş.

Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, «İşte geldik küçük hanım» diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabi. Hemen arabasından inip evin kapısını çalmış.

Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bir kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, «Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bir kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde…» Yaşlı kadın adamı susturmuş, «Biliyorum, biliyorum» demiş, «Sonra da ortadan kayboldu değil mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor. Her cumartesi akşamı aynı şey olur…

«Meğer kız bir cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyormuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış.

«Eve dönüş»

https://www.freepik.com/free-photo/long-shot-woman-hitchhiking_5107682.htm#query=%D0%B0%D0%B2%D1%82%D0%BE%D1%81%D1%82%D0%BE%D0%BF&position=49&from_view=search&track=ais&uuid=fe6064bf-29d2-4a26-9d79-895cbb84e93b
yanaştırmak — приближаться
cicili bicili — разукрашенный, разноцветный
susturmak — прервать на полуслове
ortadan kaybolmak — исчезнуть
ilişmek — зацепиться (зд. глазами)
Ortaokul öğrencisi suratı asık bir halde eve geldi, çantasını yere fırlattı, yukarı odasına koşup kendisini yatağa attı ve ağlamaya başladı. En büyük rüyasını gerçekleştirememişti. Okulun basketbol takımına girmek için elinden geleni yapmış, ama başaramamıştı.

Annesi sessizce odaya girdi ve şefkatle ne olduğunu sordu. "Takıma giremedim."dedi küçük delikanlı. "Bana ' sen küçüksün' dediler."

Annesi oğlunun yanına oturdu, kolun boynuna dolayıp şöyle dedi:

"Yavrum, önemli olan takıma giremeyecek kadar küçük olman değil; içindeki basketbolcunun ne kadar büyük olduğu."

Annesi bu söyleyip odadan çıktıktan sonra, minik delikanlı yatağında doğruldu kendisini her zamankinden daha güçlü hissediyordu. Evet, belki küçüktü, ama içindeki basketbolcu çok büyüktü! Ertesi sabah, erkenden antremanlara gitti. Her gün, her hafta, her ay… hep annesinin söyledikleri yankılandı zihninde. Günler geçtikçe, hem içindeki basketbolcu hem de azmi büyüdü.

Ertesi sene, takım seçmeleri yine yapıldı. Bu defa, minik delikanlın içindeki büyük basketbolcu kendisini yeterince gösteriyordu. Takımın hocası ondan çok etkilendi ve onu takıma aldı. Sonraki senelerde, takımdaki yerini hep korudu. Hep daha iyiye gitti, gelişti.

Çok geçmeden dışarıdan teklifler gelmeye başladı. Önce amatör takımlarda oynadı. Sonra başarı merdivenini üçer beşer tırmandı.

Tüm dünya, bir zamanlar okul takımına bile giremeyen Michael Jordan'ı basketbol takımının en başarılı oyuncularından birisi olarak tanıdı…

«Bir basketçinin bilinmeyen tarihi»

https://www.freepik.com/free-photo/portrait-bearded-black-man-holds-basket-ball_25909722.htm#query=%D0%B1%D0%B0%D1%81%D0%BA%D0%B5%D1%82%D0%B1%D0%BE%D0%BB%D0%B8%D1%81%D1%82&position=14&from_view=search&track=ais&uuid=899292a2-c06d-463a-bad7-0c872a64226c
asık — нахмуренный
fırlatmak — бросать, кидать
gerçekleştirmek — осуществлять
elinden gelen — все от него зависящее
şefkat — сочувствие
dolamak — зд. обнять
asık — нахмуренный
fırlatmak — бросать, кидать
gerçekleştirmek — осуществлять
elinden gelen — все от него зависящее
şefkat — сочувствие
dolamak — зд. обнять
Hindistan'da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla patronunun evine su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış, biri de sağlammış.

Sağlam olan kova, her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken; çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilmiş.

Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş:

"Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum .

«Neden?…» diye sormuş sucu. «Niye utanç duyuyorsun, kendinden?» Kova cevap vermiş:

«Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.» Sucu şöyle demiş:

«Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.»

Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova, patikanın bir yanındaki yabanî çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş.

Sucu çatlak kovaya sormuş:

«Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi?… Bunun sebebi, benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır.Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsledim. Sen böyle olmasaydın, patronum, evinde bu güzellikleri göremeyecekti ve beni bu kadar sevmeyecekti.

«Çatlak kova»

https://www.freepik.com/free-photo/grayscale-shot-different-sizes-metal-buckets_10111744.htm#query=%D0%B2%D0%B5%D0%B4%D1%80%D0%BE%20%D1%81%20%D0%B2%D0%BE%D0%B4%D0%BE%D0%B9&position=3&from_view=search&track=ais&uuid=e842ff9e-f915-42dd-9b87-7bf004e25473
çatlak — треснувший
kova – ведро
sucu – водонос
sefer – путь
gurur duymak – чувствовать гордость
utanç duymak – чувствовать стыд
sızmak – просачиваться, вытекать
kusur – недостаток
tırmanmak – взбираться, карабкаться
patika – тропинка
yabanî – дикий
yararlanmak – извлекать пользу
tohum – семя
ekmek – сеять
Dün gibi hatırlıyorum; çocukken dondurma yemek için yazı bekliyorduk. Yazın dondurmacılar üç tekerlekli dondurma arabalarıyla sokaklarda geziyor, "Kaar, buuz, dondurrrmaaa!" diye bağırarak dondurma satıyorlardı. Dondurmacının sesini duyan çocuklar neşeyle sokağa fırlıyordu, ama sokaktaki bazı çocuklar da eve koşuyordu.

Hayır dondurmacıdan korkup kaçmıyordular, annelerinden dondurma parası almak için eve koşuyordular. Dondurmacılar "Kar, buz dondurma" diye bağırıyordular, çünkü o zamanlar dondurma karla yapılıyordu. Karcılar vardı. Hiç böyle bir meslek duydunuz mu?

Bence genç nesil duymamıştır. Karcılar yüksek dağlarda kuyular açıyordular ve kışın bu kuyuları karla doldurup üstünü kapatıyorlar ve yazın eşek veya atlarla bu kuyulardaki karları şehre indirip dondurmacılara satıyordular. Dondurmacılar da bu karı kullanarak dondurma yapıyorlardı. Sütlü dondurma, vişneli dondurma, limonlu dondurma. Çocuklar bu dondurmaları büyük bir iştahla yiyordu.

Zaman geçti, geçti. Dondurma değişti. Teknolojiyle birlikte dondurmadan kar çıktı. Karcılık mesleği de öldü. Siz kışın kar yediniz mi? Eskiden kışın temiz kar toplanıp eve getiriliyor, şeker veya çeşitli meyveler rendelenip karıştırılarak yeniyordu.

Zaman geçti ve bugünkü dondurma teknolojisi çıktı. Dondurma dükkanları açıldı.

Bu dükkanlar pastane gibi dizayn ediliyordu ama yazın dondurma, kışın sahlep ve baklava satıyorlardı. Derken dondurma fabrikaları kurulmaya başlandı. Bir, iki, üç fabrika. Sonra başka fabrikalar.

Şimdi büyük bir sektör olan dondurma imalat sektörü reklamlar yaparak "Kışında dondurma yiyebilirsiniz" diyerek kışın insanlara dondurma yeme alışkanlığını kazandırdı. Şimdilerde kışın sıcak evlerimizde oturuyoruz ve dondurma yiyoruz.

Dondurma ilk olarak ne zaman, kimler tarafından yapıldı? İlk olarak üç bin yıl önce Çinliler tarafından üretildi. Çinliler insanlığa çok icatlar verdiler.

İlk ticari dondurma fabrikası İngiltere'de İngilizler tarafından kurulmuş ve dondurma sektörü gelişmiş. İngiltere'den Avrupa'ya, Avrupa'dan da bize gelmiş.

Sağlıklı beslenmemiz için vücudumuz neler ister nelere ihtiyaç duyar; vücudumuz protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve minerallere ihtiyaç duyar. Dondurma beslenme için çok zengin bir yiyecektir.

Dondurmada protein, karbonhidrat, yağ, A, B, C, D, E grubu vitaminler ve demir, kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko gibi mineraller vardır. Dondurma bir süt ürünüdür, çocukların sağlıklı beslenmesine yardım eder.

Tarihi çok eski olan dondurma Hititler tarafından her hastalık için ilaç olarak kullanılıyormuş.

«Dondurma»

https://www.freepik.com/free-photo/front-view-little-boy-eating-ice-cream_27259309.htm#query=%D1%80%D0%B5%D0%B1%D0%B5%D0%BD%D0%BE%D0%BA%20%D1%81%20%D0%BC%D0%BE%D1%80%D0%BE%D0%B6%D0%B5%D0%BD%D1%8B%D0%BC&position=1&from_view=search&track=ais&uuid=911e5052-3ce8-401f-8d0a-976d68e06348
nesil — поколение
kuyu — колодец
iştah — апппетит
rendelemek — тереть на терке
sahlep — турецкий горячий молочный напиток
imalat — производство
alışkanlık — привычка
üretmek — производить
icat — изобретение
ticari — торговый, коммерческий
demir — железо
potasyum — калий
çinko — цинк
Hititler — хетты

Рассказы о Ходже Насреддине

https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
https://ru.freepik.com/free-photo/positive-guy-feels-very-glad-closes-eyes-being-happy-to-hear-excellent-news-wears-round-glasses-and-checkered-shirt-isolated-over-beige-background-delighted-man-in-casual-clothes-poses-indoor_21702006.htm#&position=6&from_view=search&track=ais&uuid=3bf68402-3e86-44b4-9160-a0002c6dc26a
https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
https://ru.freepik.com/free-photo/positive-guy-feels-very-glad-closes-eyes-being-happy-to-hear-excellent-news-wears-round-glasses-and-checkered-shirt-isolated-over-beige-background-delighted-man-in-casual-clothes-poses-indoor_21702006.htm#&position=6&from_view=search&track=ais&uuid=3bf68402-3e86-44b4-9160-a0002c6dc26a
https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
https://ru.freepik.com/free-photo/positive-guy-feels-very-glad-closes-eyes-being-happy-to-hear-excellent-news-wears-round-glasses-and-checkered-shirt-isolated-over-beige-background-delighted-man-in-casual-clothes-poses-indoor_21702006.htm#&position=6&from_view=search&track=ais&uuid=3bf68402-3e86-44b4-9160-a0002c6dc26a
https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
https://ru.freepik.com/free-photo/positive-guy-feels-very-glad-closes-eyes-being-happy-to-hear-excellent-news-wears-round-glasses-and-checkered-shirt-isolated-over-beige-background-delighted-man-in-casual-clothes-poses-indoor_21702006.htm#&position=6&from_view=search&track=ais&uuid=3bf68402-3e86-44b4-9160-a0002c6dc26a
https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
https://ru.freepik.com/free-photo/positive-guy-feels-very-glad-closes-eyes-being-happy-to-hear-excellent-news-wears-round-glasses-and-checkered-shirt-isolated-over-beige-background-delighted-man-in-casual-clothes-poses-indoor_21702006.htm#&position=6&from_view=search&track=ais&uuid=3bf68402-3e86-44b4-9160-a0002c6dc26a
https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
https://ru.freepik.com/free-photo/positive-guy-feels-very-glad-closes-eyes-being-happy-to-hear-excellent-news-wears-round-glasses-and-checkered-shirt-isolated-over-beige-background-delighted-man-in-casual-clothes-poses-indoor_21702006.htm#&position=6&from_view=search&track=ais&uuid=3bf68402-3e86-44b4-9160-a0002c6dc26a
https://www.freepik.com/free-photo/cat-looking-surprised-plaster_8888072.htm#page=4&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82&position=21&from_view=search&track=ais&uuid=1436f899-446c-494a-9684-6100fc6277b1
https://ru.freepik.com/free-photo/positive-guy-feels-very-glad-closes-eyes-being-happy-to-hear-excellent-news-wears-round-glasses-and-checkered-shirt-isolated-over-beige-background-delighted-man-in-casual-clothes-poses-indoor_21702006.htm#&position=6&from_view=search&track=ais&uuid=3bf68402-3e86-44b4-9160-a0002c6dc26a

Сказки на турецком языке

Bir zamanlar küçük bir köyde anne ve babası ile birlikte küçük bir kız yaşıyordu. O çok güzel ve sevimli bir kızdı. Onun küçük kırmızı bir şapkası vardı. Küçük kız her zaman başında bu kırmızı şapka ile gezerdi. Bu yüzden ona «Kırmızı Şapkalı Kız» dediler.

Günlerden bir gün küçük kıza annesi »Şu börekleri ve pastaları al, ninene götür» dedi. Küçük kız »Tamam, olur anneciğim, hemen götüreceğim» dedi. Küçük kız börekleri ve pastaları aldı ve onları bir sepete koydu. Annesini öptü, sepeti alıp evden çıktı.

Küçük kızın ninesi komşu köyde yaşıyordu. Bu köy biraz uzaktı. Küçük kız bu köye gitmek için önce ormandan geçmeliydi. Küçük kız ormana girdi. O ormanda yalnızdı fakat korkmuyordu. Ormanda birçok güzel çiçek vardı. Küçük kız hem yürüyor hem ninesine vermek için çiçek topluyordu. Birden küçük kızın karşısına bir kurt çıktı.

— Nereye gidiyorsun Kırmızı Şapkalı Kız?
— Nineme gidiyorum sayın kurt.
— Niçin ninene gidiyorsun?
— Nineme biraz börek ve pasta götürüyorum.
— Hımmm, güzel, ben de oraya gidiyorum. Sen bu yoldan git, ben bu yoldan gideceğim dedi kurt.

Kurt, kırmızı şapkalı kıza böyle söyleyip koşarak kısa yoldan köye gitti. Çünkü Kurt, küçük kız köye varmadan önce ninenin evine gitmek istiyordu. Küçük kız kısa yolu bilmiyordu. Bu yüzden o uzun yoldan köye gitti. Tabii ki köye ilk önce kurt vardı. Hemen küçük kızın ninesinin evine gidip kapıyı çaldı.

— Kim o? Kim var orada?
— Benim, torunun kırmızı şapkalı kız dedi kurt sesini incelterek.

Nine çok ihtiyardı. Bu yüzden zor görüyor ve zor işitiyordu. Kapıyı açtı. Kurt hemen içeri girip zavallı nineyi yedi. Kurt önce ninenin elbiselerini giydi sonra yatağa yatıp küçük kızı beklemeye başladı.
Küçük kız şarkı söyleyerek elinde çiçeklerle eve geldi. İçeri girmeden önce kapıyı çaldı. Kurt tekrar sesini incelterek:

— Kapı açık, benim sevgili torunum, içeri girebilirsin dedi.
Küçük kız içeri girdi. Sepeti ve çiçekleri masaya bıraktı. Yatağa yaklaştı.

— Hoş geldin sevgili torunum.
— Hoş bulduk nineciğim, nasılsın?
— İyiyim sevgili torunum.
— Niçin yatıyorsun nineciğim? Hasta mısın?
— Evet, biraz hastayım.
— Nineciğim senin sesin niye böyle kalın?
— Hastalıktan sevgili torunum.
— Nineciğim senin kulakların niye böyle uzun?
— Seni daha iyi duymak için sevgili torunum.
— Nineciğim senin gözlerin niye böyle büyük?
— Seni daha iyi görmek için sevgili torunum.
— Nineciğim senin dişlerin niye böyle sivri.

Kurt »seni yemek için» deyip birden yataktan çıktı ve küçük kıza saldırdı. Küçük kız çok korktu ve bağırdı. O sırada birkaç avcı onu duydu. Hemen eve koşup kurdu öldürdüler. Kurdun karnını bıçakla açtılar ve küçük kızın ninesini kurdun karnından çıkardılar. Nine hâlâ yaşıyordu.

Kırmızı şapkalı kız ve ninesi sarıldılar ve öpüştüler. Avcılara çok teşekkür ettiler. Çay yaptılar ve oturup afiyetle börekleri ve pastaları yediler. Kırmızı şapkalı kız bir hafta bu köyde kaldıktan sonra kendi köyüne döndü.

«KIRMIZI ŞAPKALI KIZ»

https://www.freepik.com/free-photo/little-red-riding-hood-with-wooden-basket-with-goodies_21075218.htm#query=%D0%BA%D1%80%D0%B0%D1%81%D0%BD%D0%B0%D1%8F%20%D1%88%D0%B0%D0%BF%D0%BE%D1%87%D0%BA%D0%B0&position=8&from_view=search&track=ais&uuid=37c46112-3600-40c3-b0c5-f3eaf71a36fe
köy — деревня
birlikte — вместе
sevimli — милый
börek — пирожок
pasta — пироженое
götürmek — относить
sepet — корзинка
komşu — соседний
orman -лес
korkmak — бояться
çiçek toplamak – собирать цветы
kurt — волк
varmak — достигать
torun – внук, внучка
inceltmek – сделать тонким
ihtiyar – пожилой, старый
zavallı — бедный
sivri — острый
avcı — охотник
öldürmek — убить
çıkarmak — достать
hâlâ – все еще
sarılmak — обниматься
Bir zamanlar, üç oğlu olan bir değirmenci varmış. Değirmenci ölünce büyük oğluna değirmen, ortanca oğluna eşek, küçük oğluna da kedi miras kalmış. Küçük oğlu bu duruma çok üzülmüş.

"Kedi ne işine yarar ki insanın?" diye yakınmış. "Pişirip yiyemezsin bile." Kedi bunu duymuş ve hemen cevap vermiş. "Kötü bir mirasa sahip olmadığınızı göreceksiniz efendim. Bana boş bir çuval ve bir çift de çizme verirseniz, neye yarayacağımı görürsünüz."

Şaşkınlıktan ağzı bir karış açık kalan çocuk, kedinin istediklerini yapmış. Kedi çizmeleri giyince ayna karşısına geçmiş ve kendini pek beğenmiş. Sonra kilerden taze bir marulla güzel bir havuç seçip ormanın yolunu tutmuş. Ormanda çuvalın ağzını açmış, marulla havucu çuvalın içine yerleştirip bir ağacın arkasına saklanmış. Çok geçmeden taze sebzelerin kokusunu alan küçük bir tavşan çuvalın yanına gelmiş, zıplayıp içine atlamış. Kedi saklandığı yerden çıkıp çuvalın ağzını sıkı sıkı bağlamış.

Ancak Çizmeli Kedi tavşanı efendisine götürmek yerine doğruca saraya gidip Kral'la görüşmek istediğini söylemiş. Kral'ın huzuruna çıktığında yere eğilerek, "Yüce Efendimiz, size Efendim Marki'den bir hediye getirdim," demiş. Bu hediye Kral'ın çok hoşuna gitmiş.


Üç ay boyunca Çizmeli Kedi saraya o kadar çok hediye götürmüş ki, Kral artık onun yolunu gözler olmuş. Derken Çizmeli Kedi'nin dört gözle beklediği gün nihayet gelmiş çatmış. "Bana sakın neden diye sormayın ve bu sabah ırmağa gidip yıkanın," demiş sahibine. Çizmeli Kedi, o sabah Kral'ın Prenses'le, yani kızıyla birlikte ırmağın kenarından geçeceğini biliyormuş.

O sabah, Kral'ın faytonu ırmağın yakınından geçerken Çizmeli Kedi telaşla yanlarına yaklaşmış. "Yardım edin! Yardım edin!" diye bağırmış. "Efendim Marki boğuluyor!" Kral hemen bir alay askerini ırmağa yollamış.

Fakat Çizmeli Kedi bununla da kalmamış. Kral'a, efendisi ırmakta yüzerken hırsızların onun elbiselerini çaldıklarını söylemiş. (Oysa Çizmeli Kedi, efendisinin elbiselerini çalıların arkasına kendisi gizlemiş!) Kral, hiç gecikmeden Marki'ye bir takım elbise yollamış. Tahmin edeceğiniz gibi Çizmeli Kedi'nin sahibi, kendisine Marki denmesine çok şaşırmış, ama akıllılık edip hiç sesini çıkarmamış.

Marki güzelce giydirildikten sonra Kral onu gideceği yere götürmek için faytonuna davet etmiş ve kızıyla tanıştırmış. Prenses, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş olan Marki'ye bir bakışta âşık olmuş.


O sırada Çizmeli Kedi koşa koşa oradan uzaklaşmış. Çok geçmeden büyük bir tarlada ot biçen insanlara rastlamış. "Beni dinleyin!" diye bağırmış. "Kral bu yöne doğru geliyor. Size bu tarlaların kime ait olduğunu sorarsa ona efendim Marki'ye ait olduğunu söyleyeceksiniz. Yoksa sizi dilim dilim doğrattırırım!"

Sonra Çizmeli Kedi bir süre daha koşmuş ve büyük bir tarlada buğday biçen adamlara rastlamış. Aynı şeyi onlara da söylemiş. Sonra tekrar koşmuş ve her rastgeldiği insana aynı şeyleri tekrarlamış. Derken Dev'in şatosuna varmış.

Kral'ın Faytonu Çizmeli Kedi'nin geçtiği yerlerden geçerken Kral her rastgeldiği insana, "Bu tarlalar kime ait?" diye soruyormuş. Her defasında da aynı cevabı alıyormuş. Kral, Marki'nin bu kadar çok toprağa sahip olmasına şaşırmış. (Çizmeli Kedi'nin sahibi de öyle!)

O sırada Çizmeil Kedi Dev'in şatosunda başka bir işler çevirmekle meşgulmüş. "Dev," demiş Çizmeli Kedi, Dev'in nefesinin kokusundan iğrendiğini gizlemeye çalışarak. "Senin aynı zamanda müthiş bir sihirbazlık gücünün olduğunu söylüyorlar, doğru mu?"

"Öyle diyorlarsa, öyledir," demiş Dev alçak gönüllülükle.

"Örneğin, istersen hemen bir aslana dönüşebildiğini söylüyorlar," demiş Çizmeli Kedi. Bunu söyler söylemez Dev hemen kendini bir aslana dönüştürüvermiş. Çizmeli Kedi kendini dolabın üzerine zor atmış. Dev tekrar eski haline dönünce dolaptan aşağı inmiş. "Mükemmel!" demiş Çizmeli Kedi. "Ama fare gibi küçük bir şeye dönüşmek senin gibi cüsseli biri için imkânsız olmalı!"

"İmkânsız mı?" diye gülmüş Dev. "Benim yapamadığım şey yoktur!" Dev bir anda fareye dönüşmüş, Çizmeli Kedi de onu hemen yutmuş.

Derken Kral, Dev'in şatosuna varmış. Şatonun artık kime ait olduğunu tahmin etmişsinizdir herhalde! Çizmeli Kedi Kral'ın faytonunu şatonun yolunda karşılamış. "Bu taraftan gelin," demiş. "Sizi bir ziyafet bekliyor." (Dev o gün birkaç arkadaşına bir ziyafet vermeyi planladığı için yemeklerle donatılmış büyük bir masa hazır bekliyormuş!")

O gün sonunda Çizmeli Kedi'nin sahibi marki Prenses'le nişanlanmış. Bir hafta sonra da evlenmişler. Çizmeli Kedi'ye ne mi olmuş? Dokuz canından dokuzunu da sefa içinde sürmüş ve bir daha da fare avlamasına gerek kalmamış — ara sıra avlamış, o da kedi olduğunu unutmamak için.

«ÇİZMELİ KEDİ»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
değirmenci — мельник
miras – наследство
sahip – владелец, хозяин
çuval — мешок
çizme — сапоги
şaşkınlık — удивление
ayna — зеркало
kiler — кладовка
zıplamak — прыгать
huzuruna çıkmak — получить аудиенцию
yere eğilmek — поклониться
marki – маркиз
ırmak — речка
kenar — берег
fayton — фаэтон, карета
boğulmak — тонуть
hırsız — вор
çalmak — красть
çalı — куст
gizlemek — прятать
gecikmeden — не мешкая, немедленно
davet etmek — пригласить
tanıştırmak — познакомить с кем-либо
iki dirhem bir çekirdek giyinmek — разодеться в пух и прах
tarla — поле
ot biçmek — косить траву
ait — принадлежащий
dilim dilim doğratmak — порубить на кусочки
buğday — пшеница
tekrarlamak — повторять
Dev — великан
şato — замок, дворец
toprak — земля
müthiş — ужасный
sihirbazlık — волшебство, магия
dönüşmek — превратиться
mükemmel — здорово! великолепно!
cüsseli — тучный
imkansiz — невозможно
yutmak— глотать, проглатывать
ziyafet — пир
sefa içinde — как сыр в масле
Bir ülkede bir kasabada vardı. Bu kasabada bir kulübe vardı. Bu kulübede fakir bir genç ve onun annesi yaşadı. O çok akıllı bir gençti. Ama o çok tembeldi. O sadece yemek yedi ve bütün gün uyudu, insanlar ona Keloğlan dediler. Çünkü onun saçı yoktu.


«ir gün, Keloğlan çarşıya gitti. Keloğlan çarşıda bir adam gördü. Adam bağırdı ve bir şeyler söyledi, insanlar onu dinlediler. Keloğlan merak etti. Bu yüzden, adamı dinlemek istedi. Adam:
— Bir iş var. Bu iş için bir adam gerek. Yüz altın veriyorum. Kim bu işi istiyor, diye sordu.
Kimse bu işi istemedi. Keloğlan «Yüz altın çok iyi.» diye düşündü. Sonra Keloğlan:
— Ben bu işi yapmak istiyorum, dedi. Adam Keloğlan'a baktı:
— Oğlum, bu iş senin için çok zor. Bu işi sadece akıllı, becerikli ve cesur adamlar yapıyor, dedi. Ama Keloğlan bu işi yapmak istedi, insanlar çok güldüler. Adam:
— Peki, o zaman bu işin senin. Ne zaman para istiyorsun? Şimdi mi, yoksa sonra mı? diye sordu. Keloğlan:
— Şimdi istiyorum. Çünkü ben benim anneme biraz para vermek istiyorum, dedi.


Keloğlan eve döndü. Onun annesi ile konuştu. Parayı verdi ve veda etti. Keloğlan adamları buldu. Daha sonra onlar hep birlikte hareket ettiler. Kervan iki gün yoldaydı. Üçüncü gün. Keloğlan yoruldu. Çünkü yolculuk çok zordu. Akşam oldu, hava karanlıktı. Kervan mola verdi. Keloğlar çok mutlu oldu, çünkü o biraz dinlenmek istedi, Bu arada, başkan:
— Keloğlan, şurada bir kuyu var. Sen onu görüyor musun, diye sordu Keloğlan:
— Evet, görüyorum. Ne oldu, diye sordu. Başkan:
— Şimdi sen oraya gidiyorsun. Sen korkak değilsin, değil mi, diye sordu. Keloğlan:
— Hayır, ben korkak değilim, dedi ve gitti.


Adamlar ona bir ip verdiler. Sonra Keloğlan aşağı indi. Keloğlan orada bir kapı gördü. Bir adam geldi. Adam Keloğlan'ı tuttu ve onu içeri aldı. Keloğlan ne oldu, anlamadı. Orada büyük bir bahçe vardı. Bu bahçede büyük bir saray vardı. Ayrıca orada çok güzel bir kız vardı. Kızın yanında bir adam vardı. Adam çok çirkindi. Çiçeklerin içinde bir tavus kuşu vardı.


Keloğlan onları izledi. Birden arkada çok yüksek bir ses duydu. Keloğ¬lan döndü ve baktı. O zaman, Keloğlan kocaman bir dev gördü. Dev:
— Adem oğlu! Bana söyle! Hangisi daha güzel, diye sordu. Keloğlan önce çok korktu:
— Gönül ne seviyorsa, o güzeldir, dedi. Dev bu yanıtı çok sevdi. Ona tekrar sordu:
— Şu kız çok güzel, şu tavus kuşu çok hoş. Ama şu adam çok çirkini Şimdi ne diyorsun, diye sordu. Keloğlan yine cevap verdi:
— Gönül ne seviyorsa, o güzeldir, dedi. Dev bu cevabı yine çok sev¬di. Sonra dev:
— Aferin, sen akıllı bir çocuksun, dedi. Dev, üç tane nar getirdi. Onları Keloğlan'a verdi:
— Sen bu narları al ve eve dön, dedi. Sonra dev gitti.


Keloğlan kapıya geldi. Kapıyı açtı. O anda bir kova gördü. Kervancılar su almak istediler. Keloğlan kovayı tuttu ve yukarı çıktı.
Kervancılar, Keloğlan'ı gördüler. Bu onlar için bir sürpriz oldu. Çünkü Keloğlan bir kurbandı. Su almak için bir kurban vermek gerekti. Başkan:
— Daha önce hiç kimse geri dönmedi. Evlat, sen nasıl geldin, diye sordu. Keloğlan güldü:
— Çok önemli değil, işte ben buradayım. Bu daha önemli, dedi. Onlar memlekete geri döndüler. Keloğlan eve gitti. Onun annesi onu
gördü ve ağladı. Çünkü kadın çok mutluydu.
Onlar önce yemek yediler, sonra Keloğlan bir nar aldı ve onu kesti. Narın içinde çok değerli mücevherler vardı. Keloğlan bu mücevherleri sattı. Onlar çok zengin oldular. Onlar çok mutlu bir hayat yaşadılar.

«KELOĞLAN VE DEV»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
kasaba – поселок
kulübe – изба
tembel – ленивый
kel – лысый
dev – великан
çarşı – рынок
merak etmek – интересоваться
gerek – нужно
becerikli – ловкий
cesur – смелый
veda etti – попрощаться
hareket etmek – двигаться, пускаться в путь
kervan – караван
yorulmak – уставать
yolculuk – путешествие
mola – привал, остановка
kuyu – колодец
korkak – трус
ip – веревка
aşağı – вниз
içeri – внутрь
saray – дворец
çirkin – уродливый
tavus kuşu – павлин
yüksek ses – громкий голос
kocaman – огромный
korkmak – бояться
gönül – сердце, душа
yanıt – ответ
Aferin! – Молодец!
nar – гранат
kova – ведро
yukarı – наверх
kurban – жертва
Evlat – сынок (обращение)
memleket – страна
ağlamak – плакать
kesmek – резать
değerli – ценный, дорогой
mücevherler – драгоценности
hayat — жизнь
I. bölüm

Uzun yıllar önce Çin'de bir kral vardı. Kralın sarayı çok büyük ve çok güzeldi. Çatısı altındı. Pencerelerinde bin tane lâmba vardı. Kori-dorları uzun ve bahçeleri sayısızdı.
Sarayın çevresinde yeşil bir orman ve mavi bir deniz vardı.

Ormanda sayısız hayvan vardı. Fakat hayvanların en meşhuru küçük gri bülbüldü. Sesi çok güzel ve harikaydi. İnsanlar her yerde bülbülün güzel şarkılarından bahsetti.
«alıkçılar deniz kenarında bülbülün güzel sesini dinledi. Herkes bülbülün güzel şarkılarını duydu ama kimse onu görmedi.

Bülbül Çin'de ve komşu ülkelerde meşhur oldu. Uzak ülkelerden insanlar bülbülü dinlemek için ormana geldiler. Şairler bülbül için şiirler yazdılar. Ülkede herkes bülbülün ününü duydu. Yalnız ülkenin kralı bundan haberdar değildi.


II. bölüm

Bir gün bir şair, kralın huzuruna çıktı ve ona bülbül şiirini okudu. Kral şiirden çok etkilendi. Şaire:
— Bu güzel kuş nerede yaşıyor? diye sordu.
— Bülbül bir ormanda yaşıyor, dedi şair.
— Hangi ormanda? dedi kral. Şair:
— Sizin ormanınızda, yüce kralım, dedi. Kral bu duruma çok kızdı. Vezirlerine:
— Neden daha önce bu bülbülden beni haberdar etmediniz? diye sordu.

Sonra başveziri yanına çağırdı. Ona:
— Güzel sesli bülbülü duydun mu? Diye sordu. Vezir:
— Evet, yüce kralım duydum. Fakat önemli görmedim. Bu yüzden size hiç bahsetmedim, dedi. Aslında başvezir krala yalan söyledi. Bülbülü hiç duymadı ve görmedi.

Kral:
— Hemen bana bülbülü getir! Yoksa başını keserim! diye bağırdı. Başvezir:
— Peki, yüce kralım, dedi. Başını eğdi ve gitti.
«aşvezir bülbülü aramaya başladı. Sarayda insanlara sordu. Bahçıvanlara, askerlere, aşçılara hatta çocuklara bile sordu. Herkes:
— Elbette biz bülbülü biliyoruz. Ama onu hiç görmedik, dediler. Başvezir saraya geri döndü. Krala:
— Yüce kralım, herkes bülbülü biliyor, ama kimse onu görmedi, dedi.
Kral çok sinirlendi ve:
— Çabuk bana bülbülü getirin, diye bağırdı.


Başvezir eteklerini topladı ve odadan ayrıldı. Askerlere:
— Bana bülbülü bulun. Kral onu görmek istiyor, diye emretti. Askerler atlara bindiler ve bülbülü aradılar. Çiftçilere, çobanlara ve tüccarlara sordular. Sonra saraya geri döndüler ve başvezire:
— Biz herkese küçük bülbülü sorduk. Kimse bilmiyor. Sarayda çamaşırcının kızı var. Sadece ona sormadık, dediler. Başvezir:
— Gidin ve ona da sorun, dedi.

Askerler kızı bir ağacın altında gördüler ve yanına gittiler. Kıza:
— Sen hiç harika sesli bülbülü gördün mü? diye sordular. Kız cevap verdi:
— Evet bülbülün sesini duydum ve onun yuvasını gördüm. Harika bir sesi var, dedi. Askerler kızı saraya götürdüler. Vezirin huzuruna çıktılar.

Vezir kıza:
— Bak kızım, biz bülbülü arıyoruz. Lütfen bize yardım et bizi bülbüle götür, sana ödül vereceğim, dedi. Kız cevap verdi:
— Ben ödül istemiyorum. Bu küçük bir iyilik, dedi. Sonra başveziri ve askerleri ormana götürdü. Başvezir ormanı tanımadı. Birden bir karga gakladı. Kargayı bülbül sandı ve:
— Ben bülbülün sesini duyuyorum, çok güzel, dedi. Çamaşırcının kızı güldü ve:
— O bülbül sesi değil, o bir karga, dedi. Küçük kız başveziri ve adamlarını ormanın derinliklerine götürdü.


Ağaçlar çok sıktı ve orman çok karanlıktı. Aniden bir kurbağa sesi duydular.
— İşte bu bülbül, onu bulduk! Fakat çok tuhaf bir sesi var, dedi. Çamaşırcının kızı daha çok güldü ve:
— Siz ormanı hiç tanımıyorsunuz galiba. Bu bir kurbağa, bülbül değil, dedi.

Küçük kız, başvezir ve askerler yollarına devam etti. Ormandaki ağaçlar azaldı ve ormanın sonundaki koyu mavi deniz göründü. Denizin kenarında bülbülün sesini duydular. Bu harika bir sesti. Uzun süre bülbülü dinlediler. Başvezir:
— Bu dünyanın en güzel sesi, dedi.

Çamaşırcının kızı ağacın dalında küçük gri bülbülü gördü ve:
— İşte orada, işte o harika kuş, dedi. Başvezir çok şaşırdı ve:
— Bülbül şu küçük ve çirkin kuş mu? Dedi.

Bülbül; veziri, askerleri ve küçük kızı görünce sustu. Çamaşırcının kızı:
— Sevgili küçük bülbül, bizim kralımız senin şarkılarını dinlemek istiyor, dedi. Bülbül küçük kızı kırmadı. Uzun süre söyledi. Başvezir ve askerler bülbülü dinlediler. Birbirlerine:
— Neden biz bu kuşun sesini daha önce duymadık? Diye sordular. Sonra başvezir:
— Küçük bülbül, lütfen bizimle saraya gel. Kralımız seni görmek istiyor, dedi.

Bülbül:
— Ben sizi kral sandım. Bu sebeple size şarkı söyledim kral buraya gelsin, burada beni dinlesin, dedi.
Vezir cevap verdi:
— Fakat bizim kralımız çok yaşlı, ormanda yürümez, dedi. Bülbül:
— Haklısınız, tamam, dedi.


III. bölüm

Beraber saraya gittiler. Kralın huzuruna çıktılar. Kral bülbülü gördü ve çok sevindi. Büyük ziyafet verdi. Odanın içinde çiçekler vardı. Odanın ortasında özel bir tünek koydular. Bülbül tüneğin tepesine kondu. Kral saray halkını ziyafete çağırdı. Herkes bülbülün sesini dinlemek istedi. Kral küçük bülbüle seslendi:
— Küçük bülbül, lütfen bize şarkılarını söyle! dedi.

Bülbül şarkı söylemeye başladı. İnsanlar bülbülün sesinden çok etkilendi. Kral ağladı, gözyaşları yanaklarından aktı. Kral bülbüle ödül vermek istedi ve ona altın bir kafes verdi. Ama bülbül bu hediyeyi kabul etmedi. Ve krala:
— Siz bana en güzel hediyeyi verdiniz, dedi. Kral:
— Ben sana ne verdim? diye sordu. Bülbül:
— Siz benim şarkılarıma ağladınız, bu benim için çok değerli bir hediye, dedi. Kral bülbüle:
— Sevgili bülbül, lütfen burada kal, ormana geri dönme, dedi. Bülbül biraz düşündü. Sonra «Tamam» cevabını verdi. Bülbül sarayda yaşadı ve krala şarkılar söyledi. Bazen saraydan sıkıldı. O zaman uçmasına izin verdi kral. Ama bülbülün ayağına uzun bir ip bağladı. Bir asker bu ipi tuttu.


IV. bölüm

Bir gün kralın habercisi parlak bir kutu getirdi. Kral:
— Bu nedir? Diye sordu. Habercisi:
— Bir hediye yüce kralım, dedi. Kral:
— Kutunun içinde ne var? dedi. Habercisi:
— Bilmiyorum, diye cevap verdi.

Kral kutuyu açtı. Kutunun içinde oyuncak bir bülbül vardı. Bülbülün üstünde elmaslar, zümrütler ve çeşitli mücevherler vardı. Bir de üstünde küçük bir anahtar vardı. Kral anahtarı çevirdi. Oyuncak bülbül şarkı söyledi.

Sesi çok güzeldi. Saray halkı altın bülbülü çok sevdi. Onu tekrar tekrar kurdular. Ve şarkılarını dinlediler. «Altın bülbül gerçek bülbülden daha güzel» diye düşündüler. Kral askerlerine:
— Hangisi daha güzel acaba? dedi. Sonra da:
— Bana gerçek bülbülü getirin, diye emretti.

Bir asker bahçeye gitti. Bülbülün ipini çekti. Fakat bülbül yoktu. Hemen kralın yanma koştu ve:
— Kralım, gerçek bülbül bahçede yok. Gitti, dedi.

Kral çok üzüldü. Hiçbir şey yemedi ve içmedi. Saray halkı ve başvezir kralı teselli etmek istediler.
— Üzülmeyin yüce kralımız. Küçük bülbülü unutun. Bizim altın bülbülümüz burada. Bu kuş çok güzel ve daha çok değerli. Elmasları ve zümrütleri yıldızlara benziyor. Ayrıca bu bülbül uçmuyor ve sizi terk etmiyor, dediler.
— Kralı teselli edemediler. Kral çok üzüldü.
— Ama altın bülbül sadece şarkı söylüyor. Ve onun şarkıları cansız ve mekânik, dedi.

Başvezir:
— Hayır efendim. Altın bülbülü ayarladılar. Yeni şarkılar da söylüyor, dedi.

Başvezir askerlere emretti ve bülbülü getirdiler. Kral yeni şarkıları dinledi. Yavaş yavaş yeni bülbüle alıştı. Ve eski bülbülü unuttu.


V. bölüm

Bir gece kral yatağa uzandı ve bülbülü dinlemeye başladı. Kuş birden bozuldu ve sustu. Kral tamirciyi çağırdı. Tamirci kuşu tamir etti. Sonra krala:
— Kralım, bülbülü tamir ettim. Ama eski bülbül gibi olmadı. Artık güzel şarkı söylemiyor, dedi.

Kral:
— Onu tamir edin. Hemen tamir edin! Diye bağırdı. Tamirci:
— Tamam yüce kralım, çalışıyorum, dedi. Fakat kuş eskisi gibi ol¬madı. Tamirci tekrar kralın yanına gitti ve:
— Yüce kralım tamir ettim. Fakat ayda bir defa şarkı söyleyebilir, dedi.

Kral bu duruma çok üzüldü. Üzüntüden hasta oldu ve yatağa düştü. Saray halkı da çok üzgündü. Sarayda bir sessizlik oldu. Bir gün kral:
— Neredesin benim küçük gri bülbülüm! Seni çok özledim. Senin o güzel şarkılarını dinlemek istiyorum, dedi.

Tam o sırada, pencereden bir ses geldi.Bu bülbülün sesiydi. Kral kendini iyi hissetti.
— Benim küçük kuşum! Geri mi döndün? Teşekkür ederim. Biliyorum, seni çok üzdüm! Ne olur burada kal. Sana hediye vermek istiyorum, dedi. Bülbül sessizce:
— Siz bana en değerli hediyeyi verdiniz, dedi. Kral:
— Ben sana ne verdim ki? Sana altın bir kafes sundum. Fakat sen onu kabul etmedin, dedi.

Bülbül:
— Siz benim arkılarıma ağladınız. Sizin gözyaşlarınız benim için çok kıymetli. Elmastan, zümrütten daha kıymetli., dedi.

Kral:
— Benim küçük kuşum, lütfen beni bırakma. Artık ben altın bülbülü istemiyorum, dedi.

Bülbül krala:
— Onu atmayın. O size yardımcı oldu, dedi. Kral:
— Ama artık ona gerek yok. Sen buradasın, dedi. Bülbül:
— Ben özgür olmak istiyorum. Fakat sizin yanınıza sık sık gele¬bilirim. Şimdillik hoşça kalın, dedi ve sonra pencereden uçtu gitti.

Küçük bülbül sözünü tuttu ve kralı sık sık ziyaret etti. Ona yine güzel şarkılarını söyledi. Ayrıca krala ülkeden ve halktan haber getirdi. Fakirleri söyledi.

Bir süre sonra kral sağlıklı oldu ve Çin'de en merhametli kralı oldu.

«Kral ve bülbül»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
huzur — покой
'den etkilenmek — проникнуться чем-л.
yüce — Ваше величество
kızmak — злиться
aslında — на самом деле
yalan — ложь
kesmek — резать, отрезать, отрубить
eğmek — склонить, поклонить
aramak — искать
bahçıvan — садовник
asker — солдат
aşçı — повар
hatta — даже
sinirlenmek — разозлиться
çabuk — быстро
emretmek – приказывать
at – лошадь
çiftçi – фермер
çoban – пастух
tüccar – торговец
çamaşırcı – прачка
harika – чудесный
yuva – гнездо
ödül – награда
karga – ворона
gakladı – каркнуть
sanmak – считать, полагать
bülbül – соловей
Çin – Китай
çatı – крыша
sayızız – бесчисленный
orman –лес
meşhur – знаменитый
bahsetmek – вести речь, говорить
kenar – край
komşu – соседний
şair – поэт
şiir – стих
ün – слава
karanlık – темнота
kurbağa – лягушка
tuhaf – странный
dal – ветка
şaşırmak – удивиться
çirkin – уродливый
susmak – замолчать
bu sebeple – по этой причине
yaşlı – старый (о возрасте)
ziyafet – пир
tünek – шест
tepe – верхушка
halk – народ
ağlamak – плакать
gözyaşı – слеза
yanak – щека
akmak – течь
kafes – клетка
kabul etmek – принять
değerli – дорогой, ценный
'dan sıkılmak – уставать от чего-л., испытывать скуку от чего-л.
izin vermek – разрешать
ip – нитка
bağlamak — привязывать
parlak – блестящий
oyuncak – игрушка
mücevher – драгоценный камень
anahtar – ключ
teselli etmek – утешать
yıldız – звезда
terk etmek – оставить, покинуть, бросить
cansız – бездушный
ayarlamak – регулировать
alışmak — привыкать
bozulmak – сломаться
tamirci – мастер по ремонту
tamir etmek – ремонтировать
üzüntü – огорчение
yatağa düşmek – слечь (от болезни)
hissetmek — чувствовать
kıymetli – дорогой, ценный
atmak – бросать, выбрасывать
özgür – свободный
söz tutmak – держать слово
merhamet — милосердие
Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş.

Bir gün pencereden komşu evin bahçesindeki güzel çiçekleri ve sebzeleri seyrederken, kadının gözleri sıra sıra ekilmiş özel bir tür marula takılmış. O anda sanki büyülenmiş ve o marullardan başka şey düşünemez olmuş.

"Ya bu marullardan yerim ya da ölürüm" demiş kendi kendine. Yemeden içmeden kesilmiş, zayıfladıkça zayıflamış.

Sonunda kocası kadının bu durumundan öylesine endişelenmiş, öylesine endişelenmiş ki, tüm cesaretini toplayıp yandaki evin bahçe duvarına tırmanmış, bahçeye girmiş ve bir avuç marul yaprağı toplamış. Ancak, o bahçeye girmek büyük cesaret istiyormuş, çünkü orası güçlü bir cadıya aitmiş.

Kadın kocasının getirdiği marulları afiyetle yemiş ama bir avuç yaprak ona yetmemiş. Kocası ertesi günün akşamı çaresiz tekrar bahçeye girmiş. Fakat bu sefer cadı pusuya yatmış, onu bekliyormuş.

"Bahçeme girip benim marullarımı çalmaya nasıl cesaret edersin sen!" diye cıyaklamış cadı. "Bunun hesabını vereceksin!"
Kadının kocası kendisini affetmesi için yalvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları nasıl canının çektiğini, onlar yüzünden nasıl yemeden içmeden kesildiğini bir bir anlatmış.

"O zaman," demiş cadı sesini biraz daha alçaltarak, "alabilirsin, canı ne kadar çekiyorsa alabilirsin. Ama bir şartım var, bebeğiniz doğar doğmaz onu bana vereceksiniz."

Kadının kocası cadının korkusundan bu şartı hemen kabul etmiş. Birkaç hafta sonra bebek doğmuş. Daha hemen o gün cadı gelip yeni doğan bebeği almış. Bebeğe Rapunzel adını vermiş. Çünkü annesinin ne yapıp edip yemek istediği bahçedeki marul türünün adı da Rapunzel'miş.

Cadı küçük kıza çok iyi bakmış. Rapunzel on iki yaşına gelince, dünyalar güzeli bir çocuk olmuş. Cadı bir ormanın göbeğinde, yüksek bir kuleye yerleştirmiş onu. Bu kulenin hiç merdiveni yokmuş, sadece en tepesinde küçük bir penceresi varmış. Cadı onu ziyarete geldiğinde, aşağıdan "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını !" diye seslenirmiş. Rapunzel uzun örgülü saçlarını percereden uzatır, cadı da onun saçlarına tutuna tutuna yukarı tırmanırmış.


Bu yıllarca böyle sürüp gitmiş. Bir gün bir kralın oğlu avlanmak için ormana girmiş. Daha çok uzaktayken güzel sesli birinin söylediği şarkıyı duymuş. Ormanda atını oradan oraya sürmüş ve kuleye varmış sonunda. Fakat sağa bakmış, sola bakmış, ne merdiven görmüş ne de yukarıya çıkılacak başka bir şey.

Bu güzel sesin büyüsüne kapılan Prens, cadının kuleye nasıl çıktığını görüp öğrenene kadar hergün oraya uğrar olmuş. Ertesi gün hava kararırken, alçak bir sesle "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını !" diye seslenirmiş. Sonrada kızın saçlarına tutunup bir çırpıda yukarı tırmanmış.

Rapunzel önce biraz korkmuş, çünkü o güne kadar cadıdan başkası gelmemiş ziyaretine. Fakat prens onu şarkı söylerken dinlediğini, sesine aşık olduğunu anlatınca korkusu yatışmış. Prens Rapunzel'e evlenme teklif etmiş, Rapunzel'de kabul etmiş, yüzü hafifçe kızararak.

Ama Rapunzel'in bu yüksek kuleden kaçmasına imkan yokmuş. Akıllı kızın parlak bir fikri varmış. Prens her gelişinde yanında bir ipek çilesi getirirse, Rapunzel'de bunları birbirine ekleyerek bir merdiven yapabilirmiş.

Her şey yolunda gitmiş ve cadı olanları hiç farketmemiş. Fakat bir gün Rapunzel boş bulunup da. "Anne, Prens neden senden daha hızlı tırmanıyor saçlarıma?" diye sorunca her şey ortaya çıkmış. "Seni rezil kız! Beni nasıl da aldattın! Ben seni dünyanın kötülüklerinden korumaya çalışıyordum!" diye bağırmaya başlamış cadı öfkeyle. Rapunzel'i tuttuğu gibi saçlarını kesmiş ve sonrada onu çok uzaklara bir çöle göndermiş.


O gece cadı kalede kalıp Prensi beklemiş. Prens, "Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı saçlarını !" diye seslenince, cadı Rapunzel'den kestiği saç örgüsünü uzatmış aşağıya. Prens başına neler geleceğini bilmeden yukarıya tırmanmış.

Prens kederinden kendini pencereden atmış. Fakat yere düşünce ölmemiş, yalnız kulenin dibindeki dikenler gözlerine batmış. Yıllarca gözleri kör bir halde yitirdiği Rapunzel'e gözyaşları dökerek ormanda dolaşıp durmuş ve sadece bitki kökü ve yabani yemiş yiyerek yaşamış.

Derken bir gün Rapunzel'in yaşadığı çöle varmış. Uzaklardan şarkı söyleyen tatlı bir ses gelmiş kulaklarına.
"Rapunzel! Rapunzel!" diye seslenmiş. Rapunzel, prensini görünce sevinçten bir çığlık atmış ve Rapunzel'in iki damla mutluluk göz yaşı Prensin gözlerine akmış. Birden bir mucize olmuş, Prensin gözleri açılmış ve Prens görmeye başlamış.

Birlikte mutlu bir şekilde Prensin ülkesine gitmişler. Orada halk onları sevinçle karşılamış. Mutlulukları ömür boyu hiç bozulmamış.

«Rapunzel»

https://www.freepik.com/free-photo/grey-cat-lying-looking-up_8888101.htm#page=2&query=%D0%BA%D0%BE%D1%82%20%D0%B2%20%D0%BD%D0%BE%D1%81%D0%BA%D0%B0%D1%85&position=17&from_view=search&track=ais&uuid=e0a44101-9b05-4422-9b23-fa046e26b649
fark etmek — заметить
ekilmiş — засеянный
marul — салат латук
takılmak — зацепиться
büyülenmek — быть околдованным
zayıflamak — худеть, слабеть
cesaret — храбрость
cadı — ведьма
ait — принадлежащий
pusuya yatmak — сидеть в засаде
cıyaklamak — визжать
-in hesabını vermek — поплатиться за что-либо
yalvarmak — умолять
şart — условие
kule — башня
yerleşmek — устроить, расположить (где-то)
örgü – коса
tırmanmak — карабкаться
avlanmak — охотиться
yatışmak — утихать, успокаиваться
teklif etmek — предложить
hafifçe — слегка
kızarmak — краснеть, покраснеть
imkan — возможность
ipek — шелк
çile — клубок, моток
rezil — подлый, постыдный
aldatmak — обманывать
çöl – пустыня
keder — горе, тоска
diken – шипы, иглы
kör — слепой
yitirmek – утратить
gözyaşları – слезы
kök – корень, корешок
yabani – дикорастущий
yemiş – ягода
derken – вдруг
damla – капля
mucize – чудо
https://ru.freepik.com/free-photo/the-beautiful-suleymaniye-camii-istanbul_27469605.htm
Сможете задать свои вопросы
Ознакомитесь со структурой изучения турецкого языка и подберете подходящую вам программу
Прослушаете вводную лекцию про аффиксы, строение турецкого языка
Вы познакомитесь с преподавателем
https://icons8.com/icon/98955/done

Что будет на бесплатном уроке?

https://ru.freepik.com/free-photo/gulls-flying-with-clouds-background_1013308.htm
https://ru.freepik.com/free-psd/3d-suitcase-isolated-on-transparent-background_89202183.htm
https://ru.freepik.com/free-photo/happy-positive-woman-with-hair-gathered-in-bun-clenches-fists-rejoices-success-celebrates-victory-or-great-result-wears-casual-jumper-round-spectacles-poses-against-yellow-wall-yes-i-finally-did-it_24799728.htm
https://icons8.com/icon/lUktdBVdL4Kb/telegram
Длительность занятия
40 минут
*Тестовый урок проводится только для индивидуального формата обучения.
Оставьте заявку, мы свяжемся с вами в течение 20 минут и договоримся о времени проведения тестового занятия.

Начните изучение турецкого языка с бесплатного урока

https://icons8.com/icon/16733/whatsapp
https://icons8.com/icon/98955/done
https://icons8.com/icon/98955/done
https://icons8.com/icon/98955/done

Обучайтесь турецкому у дипломированных преподавателей и носителей языка

Школе «Твой Турецкий»
15 лет
Преподаватель турецкого языка и литературы, общий стаж работы больше 10 лет. Окончил Анкарский университет.

Мехмет работал преподавателем на гос. курсах Анкарского университета TÖMER и в Беларуси (Минск).

Является доброжелательным, терпеливым и интеллигентным преподавателем. Преподаёт в нашей школе с 2017 года.

Мехмет Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/timid-satisfied-european-man-crosses-hands-over-chest_13957532.htm
Окончил университет Мармара в 2005 году.

Преподает турецкий язык и литературу, больше 7 лет опыта работы преподавателем, переводчиком и писателем.
Так же владеет английским и русским языком.

Изучает восточные языки, среди которых персидский. Работает в нашей школе с 2019 года.

Салих Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/confident-bearded-macho-man-looks-pleased-has-friendly-kind-grin-on-face-wears-round-spectacles-pink-jumper_15223934.htm
Окончил Университет Орду, учился на факультете турецкого языка и литературы. Диплом магистра получил в РУДН, факультет сравнительной истории цивилизаций.

Преподает на протяжении 12 лет. Владеет русским, персидским и английским языками.

Сочетает в обучении не только требовательность, но и поощрения за старание учеников. Преподаёт в нашей школе с 2010 года.

Бирол Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/young-bearded-man-with-striped-shirt_9660042.htm
Получил педагогическое образование в Анкарском университете. Специальность — «Преподаватель турецкого языка и литературы». Работает в нашей школе с 2016 года.

Ученую степень аспиранта по специальности «Языковедение» получил в Московском Институте Иностранных Языков.

Преподаёт более 10 лет, в нашей школе с 2017 года. Помимо этого, имеет опыт преподавания в ВУЗах. Владеет английским, русским и диалектами турецкого языка.

Орхан Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/portrait-handsome-man-with-dark-hairstyle-bristle-and-toothy-smile-dressed-in-white-sweatshirt-feels-very-glad-poses-indoor-pleased-european-guy-being-in-good-mood-smiles-positively-emotions-concept_26956215.htm
Выпускница факультета международных отношений МГУ. Проходила обучение в США, в высшей школе Fairfield, получила международный сертификат TÖMER. Опыт репетиторской деятельности составляет более 20 лет.

Марина работала туристических компаниях Турции, ездила в командировки в Турцию и Великобританию. Стажировалась в турецком посольстве в Москве. Работает в нашей школе с 2009 года.

Марина Ханым

https://ru.freepik.com/free-photo/young-brunette-woman-sitting-at-desk_10040998.htm
Постоянно совершенствует свои знания языка, истории, религии, культуры Турции. Закончил подготовительное отделение факультета восточных языков + бакалавриат в 2019 году.

Знает много интересного о жизни в Турции и может рассказать про особенности турецкого менталитета.

Уделяет особое внимание практике. Работает в нашей школе с 2015 года.

Максим Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/young-bearded-man-with-white-t-shirt_9724318.htm
Выпускник турецкого лицея и Российского национального университета. Прошёл международный курс турецкого языка TÖMER. Изучал язык с 1994 года.

Получил образование за рубежом, работал переводчиком и гидом в турецких компаниях. Стажировался в туристической компании Tez Tour и в МИДе Турции.

Преподаёт в нашей школе с 2009 года. Работает репетитором более 15 лет.

Глеб Бей

https://ru.freepik.com/free-photo/indoor-shot-of-serious-redhead-youngster-has-thick-ginger-beard-mustache-looks-confidently-wears-fashionable-shirt-has-specific-appearance_10421652.htm

Что говорят наши ученики?

Нажимая на кнопку, вы даёте согласие на обработку персональных данных
Заполните форму, мы свяжемся с вами в течение 20 минут.

Остались вопросы?

https://ru.freepik.com/free-photo/gulls-flying-with-clouds-background_1013308.htm